15 Nisan 2015 Çarşamba

Meryem 6 Yaşında

Zaman ne kadar hızlı geçiyor. Göz açıp kapayıncaya kadar kızım 6 yaşına girdi. Bu 6 sene içerisinde ne kadar da çok şey değişti. Özellikle bu son sene Meryem'in gelişmesi açısından çok verimli oldu. Okula başladı, okumayı öğrendi, kendisine yeni arkadaşlar edindi, ne sevip ne sevmediğinin daha çok bilincine vardı ve hatta bizimle akıl yarıştırır oldu. Tabii bu zaman zarfında hala değişmeyen şeyler de var. Mesela hala bize sarılmayı çok seviyor, yanımızda yatmak istiyor, yemeklerde hala çok seçici ve parmağını emmeye inatla devam ediyor.

Bu sene Meryem'in doğum gününü küçük bir arkadaş grubu ile yaptık. Amaç Meryem mutlu olsun idi. Ben biraz tembellik yapıp Bilge'nin geçmiş doğum gününü de araya sıkıştırdım. Aslında Bilge'ye haksızlık olsun istemedim. Çünkü oğlum doğum gününde hiç hediye almamıştı ve şimdi Meryem o kadar hediye alırken kendisini kötü hissedebilirdi. Aslında bunun o kadar iyi bir fikir olmadığını sonradan anladım. Meryem bu günün tamamiyle kendisine özel olmasını istiyordu ve bu özel gününü Bilge ile paylaşmaktan çok mutlu olmamıştı. Artık anlıyorum ki çocuklarım kendi isteklerinde ısrarcı olacak kadar büyüdüler ve bu şekilde bir dayatmayı gelecek senelerde yapabilmemin imkanı yok. Çok büyük bir doğum günü olmamasına rağmen epey bir hediyeleri oldu. Arkadaşları ile bir arada vakit geçirmiş oldular. Benim için her ne kadar evde yaptığımız bir parti de olsa ikramdı, pastaydı hazırlıklar epey bir yorucu oldu.

Pasta kesiminden önce çocuklar onlar için hazırladığım birkaç etkinlikte oynadılar. Sıcak patates kimin elinde kalacak bakalım?


Olaf'ın burnunu gözü kapalı olarak bulabilecek misiniz?


Şimdi mumları üfleme zamanı. Evde yapıp süslediğimiz cupcakeler bu seneki doğum günü pastalarımız.


Doğum günleri konusunda artık epey bir tecrübeli olan Meryem benim liderliğime gerek kalmadan kendi başına hediyeler için kendisine bir köşe oluşturmuş sandalyesini çekmiş, hediyeleri açmaya başlamıştı bile.




Bu geçtiğimiz bir yıl içerisinde Meryem kendisini, isteklerini daha iyi anlatır oldu. Küçükken anlatmadığı şeyleri bile zaman zaman hatırlayarak paylaşıyor. Mesela babaannesinde onu yalnız bıraktığımız zaman nasıl üzülüp bizi özlediğini söyledi bir ara. Ve bu olay seneler önce olmuştu. Sonra okulda uyku vakitlerinde öğretmenlerinin onları uyutmak için pışpışlamalarından hiç bir zaman hoşlanmadığını ama ayıp olmasın diye sesini çıkaramadığını anlattı. Geçen hafta sonu gittiğimiz doğum günü partisinde bir arkadaşının annesi ile konuşurken bahar tatilinde hiç bir şey yapmadığımızı söylemiştim. Eve gelip bahar tatilinin nasıl dolu dolu geçtiğinden konuşurken ve yaptığımız etkinliklerden bahsederken bana suçlayıcı bir tavırla neden Ashley'in annesine bunları söylemediğimi sordu. Ben Meryem'in bizi dinlediğinin bile farkında değildim oysa ki... Babası ile zaman zaman tartıştığımızda hemen bir yorumda bulunuyor. Bazen bunu kafasında çok büyütüp bizim ayrılmamız gerektiğini söyleyecek kadar bilmiş davranıyor. Yani davranışlarımız konusunda çok daha dikkatli olmamız gerekiyor artık.

Okulda hala sınıfın en sessizlerinden. Hala sıkılgan ve isteklerini ve istemediklerini ifade etme konusunda utangaç. Ancak çok iyi bir gözlemci. En ufak ayrıntılara dikkat ediyor. Çabuk yaralanıyor ama tepkilerini açıkca belli edemiyor. O zaman daha çok içine kapanıyor. Pazar günü pikniğe gitmiştik sonrasında banyo yapamamış ve ertesi gün okula o şekilde gitmişti. Temiz değildi ama çok da pis değildi. O gün sınıfındaki arkadaşlarından birisi ve bir de tanımadığı bir çocuk ona pis koktuğunu söylemiş ve bu onu çok üzmüş. Sana böyle söylediklerinde sen ne dedin diye sordum. Hiç birşey söylememiş. Ben o an nasıl içine kapanıp elini ağzına götürdüğünü tahmin edebiliyorum. Sadece hafta sonu banyo yapamadın ya ondandır demekle yetindim. İşin garip tarafı Cuma günü tertemiz duş almıştı ama yine de bu yeterli olmamıştı. Bilge ondan çok daha kötü kokuyordu. Bilge'nin öğretmenleri hakkımızda ne düşünmüştür onu düşünmek bile istemiyorum. Bu durum sadece benimle paylaştığı kısa bir kesit. Onu böyle zaman zaman kıran daha neler olabiliyordur düşücesi bile içimi acıtıyor. Sanırım bizim bu aşamada yapabileceğimiz ona her zaman eleştiriye açık olmayı ama bu gibi durumları hiç bir zaman kişisel algılamamayı öğretebilmek. Kızım, çocuklarım hayata karşı güçlü olsunlar istiyorum. Bu gibi olaylar onları güçlendirecek ama biz onlara her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirebilmeliyiz.

Meryem okuma ve yazma konusunda sene başından bu yana o kadar çok ilerledi ki Emre de ben de bu durum ile gurur duyuyoruz. Kolay okuma setleri ve birinci seviye kitaplar ona çok basit geliyor artık. Birlikte büyük kitapları okumaya başladık. Bu konuda tek problemimiz canının çok çabuk sıkılması. Noel tatilinden beridir okul zamanları iki, okul olmadığı zamanlar dört kitap okuma kuralımızı devam ettiriyoruz. Artık daha zor kitaplara geçtik. Eğer kitap uzunsa tek bir kitabı iki kitap olarak sayıyorum. Nedense ara ara meşhur kavgalarımızı etmeden gitmiyor bu iş. Meryem okumak için ya çok kolay kitapları getiriyor ya da benim ona birkaç kere kitap okuması gerektiğini hatırlatmam gerekiyor. Bazen çok yorgun oluyor ve ona zorla okutuyormuşum gibi hissediyorum ama bu kadar kısa bir zamanda bu kadar hızlı gelişmesinin en büyük sebebi bu hiç aksatmadan devam ettiğimiz okuma saatlerimiz. Bunun bir alışkanlığa dönüşmesini istiyorum ancak kitap okumaktan nefret etsin istemiyorum. Sonuç olarak öğretmeni de biz de Meryem'in performansından çok memnunuz. Senenın başında daha alfabenin harflerini bile doğru düzgün bilmiyordu. O zaman ne kadar endişeliydim acaba okumayı öğrenebilir mi diye.

Matematiksel düşünme konusunda da beni epey saşırtıyor. Kendi kendine daha okulda yapmadan ikişer saymayı öğrendi. 10'luk sayı sistemi hakkında aşağı yukarı bir bilgisi var. Şekil bulmacaları konusunda zaten çok iyi. Yaşına göre ortalamanın üzerinde bir satranç oyuncusu. Kuralları, ilişkileri çok çabuk gözlemliyor. Geçen gün ona dokuzlarla toplama işleminin kolay yolunu anlatmak istedim ve sadece iki tane örnek vermem yeterli oldu. İşin mantığını hemen kavradı.

Meryem ile iligi en büyük problemimiz içsel motivasyon sorunu. Çok çalışmaktan, aynı şeyi defalarca yapmaktan sıkılıyor. Ancak başarının anahtarı kararlılık ve tekrar. Geçen gün resim çiziyordu, Çizdiği resim istediği gibi olmayınca hemen sinirlendi. Ben ise ona zamanla gelişeceğini anlatmaya çalışıyordum. Bana "Hiç çalışmayım ama her şeyde iyi oluyum istiyorum." dedi. Aslında bu onun şu anki durumunu çok iyi özetliyordu. Çok hırslı, herşey de başarı elde etmek istiyor ama iş çalışmaya gelince sürekli ve düzenli bir çaba göstermek istemiyor. Ara başarısızlıklar onu hemen hayal kırıklığına uğratıyor. Bu durum ise bizi üzüyor ve endişelendiriyor. Çünkü ne kadar akıllı, yetenekli olursan ol eğer gerekli çabayı göstermezsen hiç bir yere gidemezsin. Mesela en son karne döneminde jımnastik öğretmeni çok yetenekli olduğunu ama ilerlemek için çok bir istek göstermediğini söylediler. Kızım için yapabileceğimiz en önemli şey ona kararlı olabilme özelliğini kazandırma ve emek olmadan başarı beklemenin boş olduğunu ona anlatabilmek. Bu konuda nasıl bır yöntem izleriz ve nasıl başarıya ulaşırız çok bır fikrimiz yok ama bu sene için en büyük hedefimiz bu davranışın temellerini atabilmek. Amacımız Meryem'in ödül odaklı motivasyonu içsel motıvasyona dönüştürebilmek?

Ondan kendi hedeflerini koyabilsin istiyorum. Şu andan değil kendi hedefleri beninm hedeflerimiz bile kabul etmekte zorlanıyor. Meryem için hedef öğretmeninin gösterdiği beklediği ile sınırlı. Yazması gereken kelimeler listesi öğretmeninin 25 hedef kelimesinin ötesine geçemiyor. Sayma sisteminde 110'un üzerindeki sayılara çıkmak istemiyor. Kendi kafasına göre bir otorite belirliyor ve öğrenmesini  o otoritenin beklentileri ile sınırlıyor. Benimse isteğim dış otoritelerin sınırlamlarından bağımsız bir öğrenme isteğini içinde büyütmesi.

Bütün bunların yanında çok basit ve çok sevimli istekleri var. yumuşak peluş hayvanları çok seviyor. mesela yüz tane peluş hayvanım olsun istiyoru diyor. Ayrıca kendime ait bir oda istiyor. odasında iki katlı bir ranza olacak. bu ranzanın alt katında sadece peluş hayvanları olacakç ıstediğinde onların arasına gömülüp uyuyacak. Sonra lego pronjerlerini bozmadan sergileyebileceği bir oyun odası olsun istiyor. Ayrıca içerisinde çiçekler ve meyve ağaçlarının olduğu geniş bir bahçe. Bir de bir sürü tavşan.

Büyüyünce beyin cerrahı mı olsam yoksa bahçıvan mı? Veteriner de olabilir. En son üniversite çocuk gelişim uzmanı olmaya karar vermişti.

Canım kızım iyi ki doğdun ve iyi ki varsın! Bir gülüşün ile içimizi aydınlatıyorsun. Çantandan, çekmecelerinden bana yazdığın ve bana hiç vermediğin notları bulunca içim kıpır kıpır oluyor. Daha dün dolabından elime üzerinde "I love you mom" yazılı not düşüverdi ve bir anda içimi aydınlattı. Aklında ve kalbinde olduğunu bilmek çok güzel. Seni çok seviyorum!

Bak Şu Gözünün Takıldığına...

Bilge dün parkta oynarken gözü 13-14 yaşlarında bir kıza takıldı. Kız, bir arkadaşı ile gelmiş ve birlikte oynarlarken göbeği görünüyordu. Bilge'nin dikkatini çeken de bu olmuştu. Göbek görmeye dayanamayan oğlum kızın üzerinden gözlerini alamıyordu. Bana kızı gösterdi ve ben meme seviyorum, dudi seviyorum (yani popo) bir de göbek seviyorum dedi. Ama seninkini değil onunkini diye eklemeyi de unutmadı. Ee canım tabi o kızın göbeğine bak benimkine bak. Benimki dokuz aylık hamile göbeği sonuçta. Sorun o değil de sevdiklerinde bu kadar net olması ve bu yaştan bunları düşünüyor olması beni korkutmalı mı yoksa çocuk saflığına mı vermeliyim bilemedim.