29 Haziran 2016 Çarşamba

Yeni Kelimeler

Elif'imizin kelime hazinesi gelişiyor. Bize olmadık şeyleri getirerek "al" diyor. "Hi" ve "bye" sık kullandığı kelimeler. Bir de "meme-mama" ve "baba".  Meme ve mamayı yemek için kullanıyor. Babayı bazen baba anlamında bazen ise sırf konuşmuş olmak için söylüyor. Baba derken o kadar tatlı söylüyor ki babası olmasam da babacım diye içime çekmek istiyorum.


Yakın Arkadaşlar

Michigan'daki son bir haftamıza girdiğimiz şu aralar buralarda ne kadar çok özleyeceğimiz şey olduğunu daha çok farkeder olduk. Bu taşınmada en büyük zorluklardan birisini Meryem yaşayacak gibime geliyor. Yan komşu sayılabilecek yakınlıkta en iyi arkadaşını bırakıp hiç çocuğun olmadığı bir mahalleye taşınmak pek kolay olmayacak.

Adrianna bizim birkaç blok ötemizde oturuyor. Meryem ile hemen hemen hergün birlikteler.
Çocukların yakınlık derecelerini anlamak için onları toplu ortamlarda gözlemlemek gerekiyor. Diğer birçok çocuğun olduğu bir ortamda bir arada vakit geçirmeyi istiyorlar mı istemiyorlar mı ona bakarak yakınlık derecelerine insan çok kolay karar verebiliyor. Meryem ve Bilge, Adrianna'nın doğum gününe gitmeden önce Meryem'i bu konuda uyarmıştım. Adrianna diğer arkadaşları ile de vakit geçirmek isteyebilir bu duruma üzülme demiştim ona. Ancak gördüğüm tablo hiç de öyle değildi. Her gün bir arada vakit geçirmelerine rağmen bir an bile ayrı durmadılar. O zaman ne kadar yakın  arkadaş olduklarını bir kez daha anladım.



Birlikte eğlenmenin yanında birlikte çok da güzel ders çalışıyorlar. Adrianna bize geldiğinde Meryem'in kitap okuması gerek dediğimde o da kendine bir kitap alıp okumaya çalışıyor. Geçen gün yazma saati yaptık. Hepsi kendi hikayesini yazıp birbirine okudu. Bilge'nin hikayesi resimlerden oluşuyordu.

Adrianna bize geldiği ilk zamanlarda Türkçe konuşmamıza biraz tepkili davranıyordu. Benim yanımda Türkçe konuşmayın diye rica ediyordu. Sanırım kendisini dışarıda kalmış hissediyordu. O ilk başlardaki tepkisi şimdi bir merağa dönüştü. Bana kelimeler soruyor, öğrenmeye çalışıyor.

Şu son birkaç haftadır hergün ve neredeyse her geceye dönüşecek bu birliktelik. Bilge olmasa Meryem onların evinden hiç çıkmaz ama ben Bilge yalnız kalmasın diye genelde bizim evin oralarda oynamalarını istiyorum. Bir arada skooterlarına bindikleri anki görüntüleri o kadar tatlı ki... Yüzlerine kocaman bir gülümseme ile skooterlarının üzerinde dönüp duruyorlar.

Geçtiğimiz gün Meryem onlara gece yatıya kalmaya gitti. İlk bu yatıya kalma fikri gündeme geldiğinde Emre ile ben yabancı birisinin evine çocukları yatıya gönderme fikrine soğuk bakıyorduk. Ancak ailesini tanıdıkça fikrimiz değişti ve Meryem'i içimiz rahat bir şekilde gece yatısına Adrianna'lara gönderdik.  Epey bir eğlenmişlerdi. Adrianna'nın annesi ve babası birlikte güzel vakit geçirmeleri için epey bir özen göstermişlerdi.  Bir sürü aktivite planlamışlar, akşam yemek menüsünü kızların seveceği şekilde hazırlamışlardı.


Meryem'i sabah eve zor getirdim. Birgün daha, bir gün daha, bir gün daha diye beni ikna etmeye çalışıyorlar.

Meryem bugün hayvanat bahçesinden gelir gelmez yapması gereken birkaç işi üstün körü tamamladıktan sonra hemen Adrianna'nın evine gitti. Eve geri geldiğinde Adrianna'nın evde olmadığını söyledi. Ama kapıları açıktı. Kedileri dışarıdaydı, onu içeri koydum geldim dedi. Evin rutinlerini öğrenmiş ve evin kapısnı açıp içeri şöyle bir bakmakta zarar görmemişti.

Adrianna'nın annesi çocuklara Adrianna'nın kütüphaneye gittiğini söylemişti. Meryem ile Bilge heyecanla ofisin orada Adrianna'nın kütüphaneden dönmesini beklediler. Ben biraz çalışmak için evden çıktığımda ofise uğradım. Adrianna biz de kalabilir mi diye sormak için.  Bu son bir hafta birkaç gece yatısı daha planlayalım diye konuştuk. Sonra kızları uzaktan da olsa nasıl görüştürebiliriz diye konuştuk. Babası büyük bir içtenlikle belki Meryem okullar başlamadan önce bir hafta bizde kalır diye teklif etti. Kızım adına sevindim. Ne güzel bir arkadaş edinmişti.

Umarım yeni gideceğimiz yerde de böyle güzel arkadaşlıkları olur.

Yaz! Yaz! Yaz!

Bu yaza da diğer yazlarımız gibi heyecanla başladık. Heyecanın yanısıra bir sürü de plan yaptık. Yazın ilk günü Meryem beni sabah erkenden kaldırdı. Elime bir kağıt tutuşturdu ve yazın yapabileceğimiz aktivitelerin listesini yaptık. Aklımıza ne geliyorsa yazdık. Bilge uyanınca o da ekledi. Bol bol yüzme, oyun, gezilerin yanı sıra çilek toplama, bowling oynama, hayvanat bahçesi gezisi gibi çok özel aktiviteler de listemizde girdi. Listenin en alt kısmına her gün düzenli yapmamız gereken çalışma programını eklemeyi unutmadık.

Hızlı bir giriş yaparak hemen ertesi günü listeden aktivitelerimize başladık.

MSU bahçelerine gezi:



Bowling:



Çilek toplama:



Buz pateni:



Lake Lansing Cumaları:
:

Hayvanat bahçesi:


Havuz, piknikler derken yazımız dolu dolu geçiyor.

Ben yaz bitmeden biraz yoruldum açıkcası. Çocuklarla birşeyler yapmanın heyecanı ve mutluluğunu yaşıyor ve bu dolu dolu geçen zamanlarımızı seviyorum ama bazen biraz nefes almaya ihtiyaç duymuyor değilim doğrusu. Öyle zamanlarda en kısa sürede evden kendimi dışarı atıyor ve bir kafeye gidiyorum. Bilgisayarımın başında sessiz sessiz kahvemi yudumlayıp ağır aksak biraz iş yapmaya çalışıyorum. Ancak asıl amacım aşağı inen enerjimi tekrar yukarılara çekmek.


Daha yaz uzun ama listemiz de çok uzun.  Yani biz bu yaza daha neler sığdırabiliriz neler...