18 Ağustos 2015 Salı

Üç Çocukla Gezmeler

Yaz bizim bol bol gezdiğimiz zamanlar. Çocuklar dışarıda olmaktan mutlu. Ben dışarıda onlarla olmaktan mutlu, zaman hızla geçiyor. Geçtiğimiz Cumartesi MSU karnaval yerine gittik. Her türlü aktivite mevcut. Herkes başka birşey yapmak istiyor. Ne yapılır böyle bir durumda? Bir ihtimal sıra ile herkesin isteği yerine getirilir. Bir diğer ihtimal de etraftaki potansiyel bakıcılar devreye sokulur. Nitekim ben de öyle yaptım. Bilge zıplama yerinde oynamak istiyor, Meryem kınadan dövme yaptırtmak istiyor. Dövme masasında çok sıra var. Meryem'e eğer dövme istiyorsa sırada tek başına beklemesi gerektiğini söyledim. Bilge'yi zıplama yerine götürdüm. Orada da epey bir sıra var. Baktım Ela da orada oynamak istiyor. Ela'dan Bilge'nin yanından ayrılmamasını rica ettim. Sinem bize yiyecek almaya gitti. Ben'de Elif ile yere serdiğimiz battaniyede bir yandan çocuklarımı uzaktan gözetledim bir yandan da minik kızımla açık havada ve çimlerin üzerinde olmanın tadını çıkardım. Bir süre sonra çocukları kontrole gittiğimde, Meryem çoktan kendine geçici bir aile bulmuştu. Daha doğrusu Meryem'in önündeki grup onu sahiplenmiş, içlerine almıştı bile. Yani kızım sırada yalnız değildi. Bilge ise halinden memnun Ela ile zıplama oyuncaklarından birinden inip diğerine gidiyordu. Bir süre sonra Sinem elinde yemeklerle geldi. Çok geçmeden herkes yeniden bir aradaydı.

Ertesi gün ise havuz başındaydık. Havuza girmeden Bilge ve Meryem'in kendi başlarının çaresine bakabilecekleri durumda olmalarından emin olmam gerekiyordu. Su gözlükleri, Bilge için can yeleği ve havlularımız. Herşey tamamdı, havuza girmeye hazırdık. Ben Elif ile suya alıştırma çalışmaları yaparken, Bilge ile Meryem suda keyifle oynuyorlardı. Havuz sonrası duşlarını artık kendileri alabilecek kadar büyümüşlerdi. Yanımızda Elif olunca galiba çocuklar da daha anlayışlı oluyor. Sadece ikisinin olduğu andan daha az zahmetli bir şekilde havuza girdik, duşumuzu aldık ve dışarı çıktık.

İki çocuktan üç çocuğa geçince insan mecburen çocuk bakımı konusunda biraz daha yaratıcı oluyor. Etraftaki yardımlara daha açık oluyorsun, elindeki imkanları en etkili şekilde değerlendirmeye çalışıyorsun. Biz etrafımızda bize yardıma hazır arkadaşlarımız olduğu için şanslıyız ama kimse olmadığı durumlarda da başımızın çaresine bakabiliyoruz. Mesela bir çocuk arabası üç çocuk arabasına dönüşebiliyor. Meryem arabanın içine oturup Elif'i kucağına alıyor, Bilge ise arabanın tepesine oturuyor. Böylelikle tüm çocuklar gözümün önünde ve benim kontrolimde hareket ediyor. Ayrıca böyle olduğunda çok daha hızlı hareket ediyoruz.

Ne kadar yorulsak da böyle hepimizin bir arada olduğu günleri çok seviyorum.

Yanlışlıkla...

Bugünlerde Bilge'nin ağzına doladığı bir kelime bu. Önceleri masada birşeyler döküldüğünde kullanıyordu ve gerçekten de öyle oluyordu. Bardak devrildi ve su döküldü.
Bilge: Anne yanlışkla oldu.
Ben:Tamam oğlum, bir daha dikkat et, dökülmesin.
Bilge: Tamam anne.


Elinde uzun bir değnek, Meryem ağlıyor.
Bilge: Anne yanlışlıkla oldu.
Ben: Tamam oğlum olabilir, ama çok daha dikkatli olmalısın. Meryem'e zarar veriyorsun.

Meryem bağıra bağıra ağlıyor, Bilge ısırmış. Bilge yanıma geliyor, bütün masumiyetini takınmış bir halde bana yanlışlıkla oldu diyor.

Kahvemin hepsini ben yokken içmiş bitirmiş ben neden yaptın diye kızınca bana yanlışlıkla diyor.

Ama yeter oğlum bu kadar da "yanlışlıkla" olmaz.

Çocuklar her zaman yaptıkları yanlışların içinden nasıl sıyrılabilceklerini çok çabuk farkediyorlar ve nitekim Bilge'de de öyle oldu ve bu "yanlışlıkla" sözü herşeyin açıklaması olmaya başladı. Buna bir dur demenin zamanı geldi.

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Hayatın Akışında Kaybolan Ayrıntılar

Elif doğalı 11 hafta oldu, kızımız haftaya 3 aylık olacak ve Elif'i kucağıma alığım gün sanki dün gibi. Arada neler yaşandı, Elif nasıl değişiyor, Meryem ve Bilge bu arada neler yapıyor akan günle birlikte kaybolan ayrıntılar arasında kaldılar. Farkında olmadan geçen günlerin içinde kaybolduk sanki. Avuçlarımızın arasından akıp giden zamana tamamen göz kapamadan yıllar yıllar sonra hafızalarımızda hala taze kalmasını istediğim birkaç ayrıntıyı buraya not etmek istiyorum.

Koku ve Ses
Meryem: Anne ben sesleri kafamda duyabiliyorum ama kokuları duyamıyorum neden?
Ben: Sonradan hatırlamak mı istiyorsun?
Meryem: evet, senin sesini sen olmasan da içimden duyabiliyorum ama kokunu duymak istiyorum ama olmuyor.

Kızım ben de isterdim kokularıda saklayabilmeyi. Keşke bir yolu olsaydı. Sevdiğimiz birisini çok özlediğimizde keşke içimizi çektiğimiz an burnumuzda kokusunu canlandırabilseydik ama maalesef bu mümkün olmuyor. Ve biliyorum ki böyle birşey olsaydı en çok sen mutlu olurdun. Çünkü her koku senin için özel. Ama en çok anne kokusu. Sihirli bir gücüm olsa o sıkça söylediğin anne kokusunu alır bir kutuya hapseder sana hediye ederdim. Sen her ihtiyaç duyduğunda koklayabil diye.


Happy Face
Bilge'nin yaramazlığı tavan yapmış durumda. Düz duvara tırmanacak neredeyse dedikleri Bilge için tam yerinde bir söz. Neredeyse değil gerçekten düz duvara tırmanmaya kalkıyor. Geçen gün okul gezileri sırasında öğretmeni anlatıyor Bilge önüne çıkan herşeye tırmanmaya çalıştı diye. Ee bu kadar yaramazlık olunca bizim de sabır sınırlarımızı zorluyor. Sesimi son zamanlarda pek bir yükseltir oldum. Bilge ise bu durumdan hoşnut değil. Anne diyor bana "happy face" ol. O kadar yaramazlıktan sonra bir de karşılığında kocaman bir gülümseme istiyor. Bu "happy face"i gerçekten istiyor ama. Kızgın suratımı görmekten mutlu olmuyor. Bense çok çabuk yumuşuyorum ve doğal olarak benim kızmalarım bir sonuca ulaşmıyor.
Son zamanlarda happy face yeterli olmuyor bir de bana "nice" ol diye uyarıda bulunuyor. Bilge git üzerini giy diye kızarak söylediğim zaman üzgün bir şekilde anne bana nice ol diyor. Ben yine biraz kızgın Bilgecim lütfen üzerini giyer misin diye isteğimi yeniliyorum.
Bilge'nin bu huyunu çok seviyorum. Hayatının vazgeçilmezlerini bana net bir şekilde anlatıyor.

Hep Bebek Kalmak
Geçen gün bir konuşmamız sırasında çocuklara hep bebek mi kalmak istiyorsun diye sordum. Meryem'den beklemediğim birşekilde bana evet cevabını verdi.
Nedeni ise bebek olunca istediğin kadar ağlayabiliyorsun ve hiç kimse sana kızmıyor.

ve Elif
Kocaman bir gülümseme, ilk aguların ile hayatımızı renlendiriyorsun. Bebek olarak en usluları sensin. Meryem ve Bilge'nin gürültüsü arasında bazen seni unutuyoruz gibime geliyor. ama sen onca gürültünün arasında mışıl mışıl uyumaya devam ediyorsun. Yani bu durumdan pek bir şikayetin yok gibi.