17 Şubat 2014 Pazartesi

Bene Yok...

Bilge küçük Emrah bakışı ve ses tonu ile şu aralar pek bir etrafta gezinir oldu. Masada yemek yiyoruz ve birdenbire başladı "bene yok, bene yok". Tabağı vardı, tabağının içerisinde bizim tabağımızda olan herşey vardı. Çatalı, kaşığı herşeyi var. Ne istiyor acaba? Oğlum ne istiyorsun diyorum kısık ve üzgün ses tonu ile "bene yok" diyor. Allah'tan ne istediğini farketmem çok uzun zaman almadı. Emre meyve suları için masaya üç bardak koymuş. Bunlar aslında Bilge, Meryem ve Emre için. Ben genelde ya çocuklardan biri ile içiyorum ya da içmiyorum. Bilge bir bardaklara bakmış bir de bize, büyük ihtimal kafasında yaptığı birebir eşlemede bir kişiye bardak olmadığını farketti. Onun önünde bardak olmadığına göre gerçekten o an için ona meyve suyu yoktu.

Sabahları okula erken gitmek için arabada kahvaltı yapıyoruz. Çocuklar için minik buzdolabı poşetlerine elma dilimledim ve bir de krem peynirli ekmek. Bilge poşetini açtı ve krem peynirli ekmeğini yemeğe başladı. Meryem elmalarını bana verdi. Sonra benden isteyeceğini söyledi. Meryem ekmeğini bitirince elmalarını istedi. Meryem'e elma uzattığımı gören Bilge başladı yine "bene yok, bene yok..." Oğlum sana da koydum ya, poşetinin içerisinde. "bene yok, bene yok". Poşetini yan tarafına koymuştu ve zaten poşetinin içerisinde olanda değil benim Meryem'e verdiğimdeydi gözü. Allah'tan çantamda fazladan elma vardı. Çantamdaki elmayı çıkarıp ona verdim de yol boyu "bene yok" dinlemek durumunda kalmadık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder