13 Nisan 2016 Çarşamba

Duyguları Kelimelere Dökebilmek

Bugün Meryem'i okula bıraktıktan sonra araba ile eve gelirken
Bilge: Anne ben ağaçları çok seviyorum, neden biliyor musun?
Ben: Neden oğlum?
Bilge: Çünkü ağaçlar çiçek açıyorlar, ayrıca elma veriyorlar.

Yine bugün evden çıkmadan önce Bilge'ye ayakkabısını giymesi için yardım ediyorum. Yere eğildim, bana "I like you mommy!" diyerek sarıldı. Bu bir rutinimiz değil ama o an öyle hissetmişti ve paylaşmak istemişti.

Sabah telaşlarımızdan birinde Elif'i giydirmeye çalışıyorum. Elif'in üzerinde bezi hariç hiçbirşey yok. Bilge Elif'i öyle görünce dayanamayıp geldi sarıldı. Sonra "anne ben fluffy olanları çok seviyorum"dedi.  Elif yumuşacıktı ve bu yüzden Bilge, Elif'e dokunmayı seviyordu.

Bilge sevip sevmediklerini dile getirmeyi çok seviyor. Eğer üzerimde onun hoşuna giden bir kıyafet varsa hemen "anne elbiseni sevdim" diyor sevmediği birşey varsa "bu çok kötü" diye söyleyebiliyor. Arkası kulaklı cebi olan pantolan almıştım. Onu giyince anne ben ceplerini sevdim dedi hemen. Sonra bana ben de "butt pocket'lı pantolon istiyorum diye istekte bulundu. Pantlonumu tarifi çok hoşuma gitmişti doğrusu. Poposu cepli pantolon istiyordu.

Sevmediklerini ise şu aralar "stupid" diyerek anlatıyor. Bize kızdığı zaman, birşeye kızdığı zaman hemen "stupid" diyor. Bu küfür etme durumu önü alınmazsa ileride çok daha kötü kelimelere dönüşebilir. Şu anda Bilge'ye sevmediklerini nasıl daha açıklayıcı ve az kırıcı ifade edebileceğini öğretmeye çalışıyorum.

Duygularını kelimelere dökerken bazen sokakta gördüğü insanlara o an içinden gelen tanımlayıcı sıfatlar içeren isimlerle hitap ediyor. Bu durum bazen utanç verici, bazense komik olabiliyor. MSU kampüste yürürken genç Asyalı bir kıza "Hi baby face" diye hitap edince biraz utandım mesela.
Market çıkışı yolda gördüğü insanlara "Hello no name" demesi komikti.  Markette gördüğü yaşlı bir amcaya "Hi Granpa" diye hitap etmesinde bir tatlılık vardı ama başka bir yaşlı adama "Bye Weirdo" diye seslenince oradan nasıl uzaklaştığımı bilemedim.

Duygularını kelimelere dökemediği zamanlarda ise davranışları ile mutluluğu veya mutsuzluğunu gösteriyor. Misafir geldiği zaman dikkati üzerine çekmek için özellikle de ben misafirle konuşurken omuzuma çıkmalar, saçımla oynamalar, garip sesler çıkarmalar gibi. Meryem ile fazla ilgilendiğimde Bilge'yi kafamda saçımı yemeye çalışırken buluyorum. Bazen ise durup dururken Meryem'e vuruyor. Sanki "yeter artık seninle ilgilendiği, biraz da benimle ilgilenin" der gibi.

Meryem'in doğum günü sırasında bütün hediyelerin ona gelmesine o kadar kızmış olmalı ki kaşla göz arasında daha Meryem hediyelerini açmadan, bütün hediyeleri paketinden çıkarıp yere atmış. Meryem pastasının üzerindeki mumları üflerken Bilge'nin pastayı kendine doğru çekip mumları üflemeye çalışması ise o an hissettiklerini fazlası ile anlatıyordu.



Duyguların bir şekilde dile getirilmesi hem karşı tarafın işini kolaylaştırıyor hem de kişinin kendisine daha az zarar veriyor. Bilge ne zaman mutlu, ne zaman kızgın, neleri sever, neleri sevmez çok iyi biliyorum mesela. Ayrıca herşeyi açık açık yaşadığından içinde biriktirdiği kırgınlıkları, öfkeleri pek olmuyor.  Sadece bu ifade ediş biçiminin kelimelerle daha güçlü olduğunu, ve kelimelerimizin özenle seçtiğimiz kelimeler olması gerektiğini pekiştirmemiz gerekecek. Mesela gördüğü her garip adama "weirdo" diye hitap edemeyeceğini öğrenmesi gibi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder