14 Eylül 2016 Çarşamba

Duyguları İyi İfade Edebilmek

Bizim ailemizde herkes biraz kara kutu. Bu durum ben ve Emre'den kaynaklanıyor biraz galiba. Biz öyle sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, sevdiklerimiz veya sevmediklerimizi kolay kolay kelimelere dökemiyoruz. Çocuklarımız bize benzedikleri için mi yoksa kendi karakterlerinin bir parçası olarak mı bilinmez ama onlar da biraz kara kutu. Meryem'in ne düşündüğü ne hissettiği olaylar yaşandıktan çok sonra ortaya çıkıyor. Meryem'de mutlaka bir kuluçka dönemi var. Önce duygularını analiz ediyor, sindiriyor, sonra kelimelere döküyor.  Mesela başkalarının kıyafetlerini giymeyi sevmediğini şimdi şimdi söylüyor. Senelerce ben ona arkadaşların çocuklarından gelen kıyafetleri giydiriyordum ve her üzerini giyeceğinde uygun bir kıyafet bulmakta zorlanıyorduk. Meğersem sebebi buymuş. Aynı şekilde ikinci el eşya kullanmayı sevmediğini daha yeni söyledi. Koltuklarımızı yeniledik ama yine ikinci el. Meryem koltuğun üzerine havlu koyup oturuyordu. Meğersem başkasından gelmesi fikri onu rahatsız ediyormuş.  Çözümü koltukların üzerine atabileceği bir battaniye almakta buldum. Oturmak istediği her yere taşıyabilir. Meryem'e sürekli olarak duygularını bizimle paylaşması konusunda hatırlatmalarda bulunmak durumunda kalıyorum. Sevgisini anlatmakta da bir o kadar ketum. Hiç öyle gidip birisine durup dururken sarılmaz. Ama biz ona sarılmazsak kafasında öyle senaryolar yazıyor ki kendimi sürekli diken üstünde hissediyorum.

Bilge bir nebze daha iyi. En azından sevgisini anlatmakta. Mutlu olduğunda, onun sevdiği birşey yaptığımızda çok net. Anne ben seni seviyorum diyor. Pazartesi bayram diye onlara birer oyuncak aldık. Arabadan eve dönerken hemen bana "Anne ben seni çok seviyorum" dedi. Geçen babaannesi ile dışarıda sohbet ederlerken de ona söylemiş. Birlikte sohbet etmeleri çok hoşuna gitmiş ve duygularını hemencecik paylaşmış. Ancak bu netlik bazen problem olabiliyor. Sevmediğine de sevmiyorum diyor açık açık. Ama bu sevmemek genel bir sevmeme durumu değil. Aslında söylemek istediği ben seni tanımıyorum ki seveyim. Mesela Kentucky'e gelmeden birkaç hafta önce Beyza bizim çocuklar ile oynamak için evimize gelmişti. Beyza'nın babası kızını almak için geldiğinde Bilge'ye kendisini sevip sevmediğini sormuş sanırım. Bilge hayır demiş. Emre çok utandım dedi. Ben orada değildim ama Bilge'nin ne demek istediğini anlamıştım. Bilge Beyza'nın babasını tanımıyordu. Birlikte doğru düzgün vakit geçirmemişlerdi. Dolayısı ile sevgi sözünün anlamını dolduracak ortak bir geçmişleri yoktu. Bilge kelimeler ile sevdiğini sevmediğini anlatma konusunda daha net olmasında rağmen o da bizi sarılıp öpücüklere falan boğmuyor. Gelip beni böyle kocaman kocaman öptüğünü çok hatırlamıyorum. Öfkelendiği veya kıskandığında biraz daha kapalı kutu. Benim için o tarz duygularının bazı belirleyicileri var. Meryem'i durup duruken rahatsız etmeye başladıysa, Meryem ile ilgili birşeyi kıskanmıştır kesin. Etrafa veya eşyalara zarar vermesi çoğu zaman bu tarz duygularının bir göstergesi. Geçtiğimiz günlerde Emre, Meryem ile Elif'e ayakkabı almıs ama Bilge'ye almamıştı.  Bilge hemen Meryem'i ve beni rahatsız etmeye başladı. Doğrudan vurmuyor ama bir şekilde insanı rahatsız ediyor. Mesela sırtıma çıkmaya çalışıyor, Meryem'i koltukta sıkıştırıyor. Ben olayın nereden kaynaklandığının farkındaydım. Baban sana ayakkabı almadı diye üzüldün mü diye sordum. O zaman duygularını anlatmaya başladı. Bize Meryem'in sahip olduğu ayakkabıları tek tek göstermeye başladı. Gerçekten de Meryem'in 5-6 çift ayakkabısı vardı. Bilge'nin ise sadece bir terliği ve bir spor ayakkabısı vardı. Yalnız ayakkabıları gösterirken çok komikti. Bak bu da var ve hiç bunu giymiyor şeklinde yorumlar yapıyordu. Bilge'nin neyi kıskandığı veya neye öfkelendiğini tahmin etmek öyle her zaman kolay olmuyor. Bir de bazen cok alakasız ortamlarda bu duygular ortaya çıkıyor. Mesela bir oyun alanında veya arkadaşlarımızla bir aradayken. O zamanlarda insanın duygu analizi yapmaya pek bir vakti olmuyor.

Elif bu konuda en açıkları. Sevdiği sevmediği çok belli. Sevgisini dokunarak, sarılarak, öperek gösteriyor ve bu bizim ailemiz için büyük bir ilerleme. Geçen gün babannesi Elif ile babaanne olduğumu anladım diyordu. Diğer ikisi hiç o kadar babaannelerine sarılmamışlardı ki. Emre birkaç günlüğüne Michigan'a gidip geliyor. Geçen hafta geldiğinde Elif kollarını kocaman açarak Emre'nin yanına gitti. Özlemişti ve ona sarılmak istiyordu. İlk başlarda Emre Elif'in onun etrafında neden dönüp durduğunu anlamadı. Alışmamışız ya böyle sevginin gösterilmesine...

Sevgi sevgiyi pekiştiriyormus. Bunu bize Elif öğretti. Hepimizin Elif'i örnek alarak sevgimizi daha açık belli etmeyi öğrenmesi gerekiyor .

2 yorum:

  1. Fundacim uzunnn zamandir ara vermistim okumaya, yasasin yeniden basliyorum:) guzel seyler okyacagimdan eminimm :) cok selamlar sevgilerr Ozlem G.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aa bak bu bana da motivasyon olur. Zaman geciyor yazacak bircok sey oluyor ama erteleyip duruyorum. Cok opuyorum canim.

      Sil