14 Kasım 2018 Çarşamba

Özgüven

Bilge özgüveni yüksek bir çocuk ancak bu özgüven boş bir özgüven değil. Ne yapabilir ne kadar yapabilir farkında. Hatta benim bazen biraz fazla dolu teşvik sözlerime verdiği cevaplarında eklediği "ama"lar ile beni şaşırtıyor. Geçen gün yine Elif ile oyun oynarken, Elif'in oyununu bozmasına biraz sabırlı biraz tepkili karşılık vermelerini sessizce izliyorum. Yeni aldığımız magnetik bloklar tabii ki çok revaçta. Elif kocaman bir kule yaptı ve Elif bir dokunuşla yıktı. Ben yanına gelip ona ne kadar iyi bir büyük abi olduğunu söyledim. Elif'e karşı sabırla yaklaşıp ve onu bir şekilde oyuna dahil etmeye çalıştığının altını çizdim. Tabii burada ben bu davranışı pekiştirmek amacı ile öyle bir yorumda bulunmuştum. Bana hemen "arada karnına dokunuyorum ama" diye cevap verdi. Ben o karnına dokunuşların anlamını çok iyi biliyorum tabii. Elif'in mutfağa ağlayarak geldiği zamanlar o zamanlar. Karnına hafiften bir yumruk yemiş olarak. O durumlarda Bilge'yi de anlıyorum sabretmeye çalışıyor ve bir şekilde patlıyor. Ama benim amacım büyük abi olarak öyle durumlarda Elif ile daha pozitif şekillerde başa çıkabileceğini göstermek ve örneklendirebilmekti.

Bu sahip olduğu özgüven onun birçok ortama rahatça girebilmesini sağlıyor. Ona kendi fikirlerini güzelce savunabilme cesareti veriyor. Bir sınıf aktivitesi sırasında öğretmeninin şu çektiği fotoğraf bu özgüveni çok güzel belgeliyor.



Bir grup çalışması sırasında bir hikayeye ait temel düşünce ve detayları belirlemeye çalışıyorlar. Bizimkisi almış bütün kartları önüne sesli bir şekilde başına topladığı arkadaşlarına okuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder