10 Ekim 2014 Cuma

Benim Gördüğüm Senin Gördüğün

Dün Meryem'in jimnastik dersi sonrası öğretmeni ile konuşmak için bekledim biraz. Ona Meryem'in nasıl olduğunu sordum. Her zamanki gibi "harika" cevabını aldıktan sonra kadın benim soruyu sormamdaki amacımı anladı ve Meryem'in hala bu sınıfta kalması gerektiğini söyledi. Bir üst seviyeye geçmesi için gereken iki hareketi daha yapamıyormuş. Birincisi hareket çucuğunda kendisini kaldırarak tek başına takla atamıyormuş. Diğeri ise denge çubuğu üzerinde yapması gereken bir hareket varmıs onu yapamıyormuş. Bunlar bir üst seviye için temel olan şeylermiş. Tabii ben bu durumda biraz hayal kırıklığına uğradım biraz da öğretmene kızdım. Ders boyunca çocuklara doğru geri bildirim vermek yerine harika deyip geçiştirmelerine kızıyorum bir yandan.  Bir de Meryem'de bu eksik olarak gördüğü durumları geliştirecek yeteri kadar alıştırma imkanı yaratmamasına.

Öğretmeni ile konuştuktan sonra biraz endişeli bir şekilde Meryem'in yanına gittim. Meryem bana heyecanlı bir şekilde ne kadar güzel hareket çubuğu üzerinde takla attığından bahsediyordu. İşte tam da benim düşündüğüm durum olmuştu. Öğretmeni onun bu hareketi yapamadığını düşünüyordu ama Meryem'e verdiği geri bildirime göre Meryem bu hareketi çok güzel yapmıştı. Klasik bir Amerikan geri bildirimi ile karşı karşıyaydık yine.

Bu sırada Beyza yanıma geldi ve bana "ben ne kadar güzel yaptım, gördün mü" diye sordu. Evet canım çok güzel yaptın diyerek Beyza'ya cevap verdim. Bunun üzerine Meryem atıldı ve ben diye sorunca zaten Meryem'in gelişimi açısında endişeli olduğumdan ona "sen pek iyi yapamadın" diye cevap verdim. Kızım çok üzüldü tabi. Sonra ben de. Hemen ona "yok sen de iyi yaptın" dedim ama Meryem bana "hayır, iyi yapamadım işte" diye kızgın bir şekilde cevap verdi.

Benim karakterimin en belirgin özelliklerinden birisi kendime yüksek hedefler koymam ve genelde kendimde eksik olanları görmemdir. Bu bende sürekli tekrarlayan hayal kırıklıkları oluşturuyor ve derin karamsarlıklara sürüklüyor. Bu durum üzüerine düşününce Meryem'de aynısını yaptığımı farkettim. Kızımdan beklentilerim hem çok yüksek hem de genelde yapabildikleri yerine yapamadıklarına yoğunlaşıyordum. Daha da kötüsü olayları güzel tarafından gören kızımın bakışlarını bulandırıp benim bakışımı ona geçiriyordum. Böyle bir bakış açısıyla hayatın ne kadar zor olduğunu benden daha iyi hiç kimse bilemez.

Bugün tesadüf bir reklam filmi karşıma cıktı. Annelerine ve kızlarına birbirlerinden habersiz şekilde kendilerinde en sevdikleri ve en sevmediklerini yanlarını soruyorlar. Kız çocukları 7-8 yaşlarında. Reklam filmine konu olan 4-5 anne ve kız var. Yani ne kadar genellenebilir onu bilemeyeceğim ama insanı derinden sarsıyor. Annelerinin kendilerinde sevmediklerini söyledikleri fiziksel özelliklerin aynısını kızları söylüyor. Aynı şekilde kızların sevdikleri özellikleri annelerinin verdiği yanıtın hemen hemen aynısı.

Çocuklar ister istemez anne ve babalarının gözleriyle olayları görmeye başlıyorlar. Sadece sık tekrarlanan hareketler veya açık açık söylenen kelimeler değil belli belirsiz bir ima bile bunda yeterli olabiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder