10 Mart 2017 Cuma

Takıntılı Olmak ile Dikkatli Olmak Arasındaki İnce Çizgi

Çocuklarımız büyüyorlar ve her geçen gün bize biraz daha az bağımlı oluyorlar. Bireysel özgürlüklerine doğru bebek adımları ile ilerliyorlar. Bu aşamada kazandıkları her bir beceri onların yetilerini ve özgüvenlerini besliyor. Yalnız bu gelişen özgüvenle birlikte hala küçük olduklarını hala bizim kontrolümüzde hareket etmeleri gerektiklerini sık sık hatırlatmak gerekiyor. Özellikle Meryem'e. Evin en büyüğü olmasının verdiği ayrı bir özgüveni var.

Ben olsam veya olmasam Meryem minik anne rolünü sahipleniyor. Emre olmadığı akşamlar çocukları yatırırken Meryem'in olması epey bir işime yarıyor. Birkaç hikayeden sonra çocukları kendi başlarına bırakıyorum. O sırada ağlayan Elif'i sakinleştirmek Meryem'e düşüyor.  Meryem Elif'i yanına alıyor ve bir masala başlıyor. Meryem masala başlar başlamaz Elif'in ağlaması kesiliyor.

Bazen bakıyorum Meryem Elif kucağında, üst kattan aşağıya koşar adım iniyor. Elif'i kucağına alma düşersiniz diyorum. Bazen beni dinliyor bazen hiç duymazlıktan geliyor. Meryem'in yavaş yavaş büyüklerin görevlerini almasını  gururla seyrediyoruz ancak endişelenmiyor da değiliz. Mesela pancakeleri yapması tamam da çay koyması biraz tehlikeli. Aman ona dokunma buna dokunma diyen anne babalardan olmak istemiyoruz ancak çocuklarımızın kendilerine zarar vermesinden endişeleniyoruz açıkcası. Çoğu zaman onlara "önce düşün sonra yap" derken buluyorum kendimi. Çocuklar sıkıldılar artık bu sözden ama ben söylemeye devam ediyorum. Çünkü dikkatsiz ufacık bir hareket geriye dönüşü olmayan hataları beraberinde getirebilir. Tüm iyi niyetimizle kendimize veya sevdiğimiz insanlara zarar verebiliriz.

Ev içinde büyüyen sorumluluklar ve farklı endişelerin yanında bir de dışarısı var. Meryem'in kendine güveni ve başına buyruk hareketlerini dışarıda da kontrol altında tutmamız gerekiyor. Geçen gün Meryem ile bir kitapçıdaydık. Tuvalete gitmesi gerekiyordu. Ona tuvaleti tarif edip kendi kendisine gitmesine izin verdim. Sonuçta tuvalet kitapçının içerisindeydi. Bir 10 dakika geçti ve Meryem gelmedi. Ben endişelenmeye başlamıştım. Hemen tuvalete gidip Meryem'e seslendim ama orada yoktu. Ne kadar korktum o an. Nasıl kocaman kitapçıda kendi başına tuvalete gitmesine izin vermiştim. Birisi onu kaçırsa hiç haberim olmayacaktı. Ve birkaç gün önce "Room" filmini izlemiştim. Filmde kaçırılıp seneler boyunca bir odaya hapsedilen bir kızın hikayesi anlatılıyordu. Filmin de etkisi ile telaşım daha bir arttı. İçimde büyüyen bir korku ile Meryem'i ararken onu çocuk kitapların olduğu bir köşede kitaplardan birisinin içine gömülmüş bir şekilde buldum. Derin bir oh çektim. Hadi orada olmasaydı diye düşünmeye başladım. Takıntılı bir anne olmak istemiyorum ama yine de dikkatli olmak zorundaydım. En azında tuvaletin kapısında bekleyebilirdim diye kızdım kendime.

Meryem'in olduğu yaşlar zor yaşlar. Bağımsızlıklarını kazandıkça bize daha az danışır oluyorlar. Dün Emre ile Meryem'in okul otobüsünden gelişini bekliyoruz.  Ancak geliş saatinin üzerinden bir 10 dakika geçti ve Meryem henüz ortalarda yoktu. Endişelenmeye başladık. Ben okul otobüsüne doğru yürürken Meryem yanıma geldi. Vincent'ın evindeymis. Kısa bir süreliğine uğradım dedi. Ben ise kaç kere daha önce bir yere gitmeden önce mutlaka ve mutlaka bize söylemesi gerektiğini söylemiştim. Meryem'e bunu tekrar hatırlattık. O masum zihninde eminim bunun sebebini anlamakta zorlanıyordur. Ne olacak ki diyordur. Beş dakikalığına gittim. Annem babam Vincent'ı ve babasını biliyor zaten diye düşünüyordur. Sonuçta evleri bize 2 dakika uzaklıkta... Ama işte gerçek öyle değil. Gerçekte kötü insanlar var. Ve o kötü insanlar bazen bizim en yakınlarımızdaki insanlar olabiliyorlar. Ne olursa olsun bizim haberimiz olmadan hiç bir yere gitmemesi gerektiğini tekrar anlattık ona. Ama biliyorum ki bunu daha çok tekrarlamamız gerekecek.

Ben çocukların rahat yetişmesi gerektiğine inanıyorum. Kendi özgürlüklerini kazanmaları adına onlara çeşitli imkanlar sağlamak gerekiyor. Ancak bunu yaparken onlara dikkatli olmaları gerektiğini neyin özgürlük olduğunu neyin olmadığını iyi anlatabilmemiz gerekiyor. Bunu takıntıya dönüştürmeden yapabilmek ise ayrı bir beceri istiyor. Çocuklarım dünyadan, insanlardan korkmasınlar ama her zaman kötülüklerin ve kötü insanların olabileceğini bilsinler istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder