3 Aralık 2012 Pazartesi

Kış Parıltıları

Küresel ısınmadan kaynaklı mıdır tam olarak bilemiyorum ama Aralık ayındayız ve hala kış gerçek anlamda geldi diyemem. Birkaç sulusepken atıştırması dışında ne kar yağdı ne de insanı iliğine kadar ısıtacak kadar havalar soğudu. Yine de hayat devam ediyor ve insanlar sanki kışmışcasına daha önceden planladıkları etkinliklerini uygulamaya koyuyorlarç Kar olsunö olmasın... Bu etkinliklerden birisine bu geçtiğimiz Cumartesi tüm aile katıldık. Etkinliğin adı "Winter Glow". Küçük bir alanı kaplayan kış ile özdeşleşmiş aktivitelerin bir araya getirildiği bir etkinlik. Kış sebzelerinin, mum ve benzeri süs eşyalarının satıldığı bir kaç tezgah dışında hemen hemen herşey ücretsizdi. Noel ve kış teması burada genelde birbirine geçtiği için süslemeler bu iki temayı birden barındırıyordu.

Bir köşede buzdan heykel yapımı vardı. Buzdan heykeller yapan adam bir noel ağacı yapmakla mesguldu. Kızağı yapmıs bitirmişti. Bir sonraki ürünü ise kardan adamdı. Bir süre bu adamın buzlara nasıl şekil verdiğini seyrettik. Sonra Meryem ile Bilge buzdan kızağın üzerine binerek hem soğuğu hissettiler hem de kızağın üzerinde poz verdiler.


Sıcak çikolata, tavuk-limon suyu çorbası, burada "chili soup" dedikleri içerisinde genelde kırmızı biber ve kıyma olan çorba kışın temel yiyecekleri biçimde tadıma sunuluyor. Fırında kestanenin dünya çapında değişmez kış geleneği olduğu burada kanıtlanmış oldu.

Kış ve noel temaları bir arada olunca ister istemez noel babanın kızağını çeken geyikler de süslemelerin bir parçası oluyor. Gariban geyik kafeslerin arkasında seyirlik bir şekilde duruyordu.


Tırmanmak bizim ailede çok popüler. Meryem fırsattan istifade bulduğu bir duvara tırmanırken.


Meryem'e sarı bir uçan balon alıp uçmasın diye koluna bağladık. Sonrasında Meryem ile ben at arabası üzerinde gezi için uzun bir sıranın sonuna geçerken Emre Bilge ile etrafı turladı. At arabasını beklemek düşündüğümüzden çok daha uzun sürdü. Bu sırada Meryem sırada hemen önümüzde buluna Drew adlı bir çocuk ile geçici arkadaşlık kurdu. Mümkün olduğunca az diyalog, bol hareket içeren bir arkadaşlıktı bu. Tipik Meryem arkadaşlığı. Birlikte koştular, hopladılar, balonlarını oynadılar. Uzun süren bir beklemeden sonra kısa at arabası yolculuğumuzu yaptık.


Atların arabaları görünce hızlanmaları Meryem'in çok hoşuna gitti. Bir de tabii nallarının çıkardığı sesler. At arabasından inince Emre'nin rehberliğinde etrafta çocukların hoşuna gidebilecek birkaç yere daha gittik. Biz sıra beklerken Emre boş durmamış etkinlik adına ne var ne yok öğrenmişti.

Önce Otelin içerisindeki süslü yılbaşı ağacına ve çocukların kucağına oturmak için sırada beklediği Noel Anne ve Noel Babaya baktık.

Sonra fotoğraf köşesine gelip başımıza geçirdiğimiz Santa şapkaları ve komik gözlüklerle bir aile fotoğrafı çektirdik.

Ardından ateş üzerinde pişen marshmallow keyfi. Kışın ve kamp alanlarının hemen hemen bir geleneği burada közde pişirilen marshmallowlar. Hatta özel bir adı var: "Smores". Smores kelime olarak "some more" yani biraz daha fazla kelimesinin birleştirilmiş hali. Diğer bir değişle bu ateş üzerinde yapılan marshmallowlar o kadar tatlı ki insan bir yiyince bir daha istiyor.

Emre ile Meryem marhmallowları tam kıvamında yapmayı başardılar. Dış kısmını çok yakmadan içini eritmişlerdi.

Günü akşam yemeği için yol üzerinden aldığımız sandviçlerle noktalayarak eve döndük.

1 yorum:

  1. I can't understand a word, but I love the pictures! Looks like a fun night!

    YanıtlaSil