21 Aralık 2015 Pazartesi

Oyun Kurucu

Bilge oyun kurucu olmayı seviyor. Zaman zaman Meryem veya benim başlattığım oyunlara dahil olsa bile kendi istediği şekilde kendi rolünü belirliyor.

Hafta sonu tüm günü evde geçirdiğimiz bir gündü. Meryem bu duruma başta öfkeli yaklaştı. Ne yani bütün gün boş boş duracak mıyız diye çıkıştı. Bilge ise kendisine oyun kurmaya başlamıştı bile. Kanepenin minderlerini yere indirip kendisine tren yaptı. Kendisi en başa geçip treni sürüyordu. Elif ise potansiyel yolcu tabii. Başka seçeneği var mı? Meryem'in bu fikir çok hoşuna gitti ve o da Elif'in annesi rolünde yolcu koltuklarının birisinde yerini aldı.


Bir süre sonra tren korsan gemisine dönüştü. Herkes kendi kamarasında vakit geçirdi. Tabii ki Bilge kaptan rolünde.


Sonra kısa süreli bir kavga ile gemiler ayrıldı. Herkes kendi gemisini yaptı derken bir baktılar koca birgün oyunlarla geçivermiş. Hem de hiç sıkılmadan.

Başka bir gün gri sweatshirt ve yeşil pantolonunu giydi. Üzerindeki sweatshirt MSU sweatshirt'e benziyordu. Sparty olmaya çalışıyordu. Önce şapkasının üzerine bir sünger yapıştırmayı denedi baktı olmuyor. Bantlarla kafasını Sparty'e benzemeye çalıştı.

Benzememiş mi ama?



Sparty gibi komiklikler yaptı önce.



Daha sonra epey bir süre Bilge'den MSU Fight song yani Michigan State maçı öncesi çalınan savaş müziğini dinledik.

Başka bir gün Ninja turtle oldu. Elektirik süpürgesinin değnekleri havalarda uçuşuyordu. Başka bir gün atına ters binmiş kovboy...


Bu oyun kurucu olma isteğinin en zor tarafı Bilge'ye kendi istediğim şeyleri yaptırabilmek için epey bir uğraşmam gerekiyor olması. Benim seçtiğim kitabı okumayı kabül etmiyor veya ben her istediğim zaman ona kitap okuyamıyorum. Kitabı açıyorum ve okumaya başlıyorum ama bir süre sonra elimden alıyor ve kendisi sayfaları çevirmeye başlıyor.

Bu hafta sonu Emre ile Meryem Meryem'in piyano grup dersine gitmişlerdi. Oğlum ile başbaşa oyun oynamak için mükemmel bir zaman diye düşündüm. Blokları indirdim ve birlikte araba yolu yapmaya başladık. Yolu biraz zorlaştırıp hayal gücümüzü zorlayalım istedim. Onun yaptığı yolu başka bir tarafa doğru genişletmeye başladım. Hemen itiraz etti. Onun planına uygun bir şekilde yolu tamamladık.

Okula giderken kurt şapkasını taktı. Kurt olmaya karar vermişti. Elif'i bıraktık. Anne ben kurdum tamam mı dedi. Önce tamam dedim. Yerlerde emekleyen üstüne üstlük ara ara koridorda uluyan bir çocuk ile yürümesi epey bir zor bak Bilgecim başka bir oyun oynayalım dedim. Onu kangru veya tavşan olmaya ikna etmeye çalışıyorum. Hemen "anne ben biliyorum bence ben yılan oluyum" dedi. Tamam ulumak yok ama yerlerde sürünüyor. Oğlum bak kangru olmak  çok daha eğlenceli diye onu ikna etmeye çalışıyorum. Olmadı tekrar kurt olmaya karar verdi. Bak ama sen öyle ses çıkarınca diğer çocuklar korkar deyince hemen ben biliyorum, sessiz kurt olurum dedi. Ne yapalım başka seçenek var mı, kabul ettim. Meryem ile Bilge'yi bıraktığımız zamanlar aklıma geldi. Onunla da farklı oyunlar oynardık. Genelde ben başlatırdım, sonra Meryem biraz değiştirirdi. Çocukların farklılığna göre paylaştığımız anılar da farklılaşıyor.

Oyun kurucu olmak güzel birşey. Hem kendi yaratıcılığını kullanıyor hem de liderlik yapıyor ama hep oyun kurucu olmayı istemek zaman zaman sınırlaryıcı ve hatta bazen engelleyici olabiliyor. Sadece kendi hayal dünyasının sınırları çerçevesinde oyunlar kuruyor. Yeni öğrenmeleri ise engelleyebiliyor. Zaman zaman var olan oyunların bir parçası olmanın da eğlenceli olabileceğini Bilge'ye gösterebilmemiz gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder