2 Mart 2014 Pazar

Bir Pazar Sabahı

Meryem birkaç seferdir okula su kabı götürmek istiyor. Meryem isteyince Bilge de istiyor ancak evde çocuklar için bir tane su kabımız var ve o da genelde gece yataklarının başucunda bulunuyor. Meryem'e ona okula götürmek için yeni bir su kabı alacağımı söylemiştim geçenlerde. Sonuçta sürekli su içiyor olması güzel bir şey. Bu sabah Meryem yanıma geldi ve anne "hani bana su kabı alırız demiştin ya, bugün su kabı almaya gidebilir miyiz? Sonra da kütüphaneye gideriz" diye sordu. O çoktan plan yapmıştı. Benim için de uygun olduğuna göre Bilge, Meryem ve ben saat 11 gibi çıktık.

Yol üzerinde her zaman saçlarımızı kestirdiğimiz kuaförde indirim olduğunu görünce planlarda ufak bir değişiklik yapmaya karar verdim. Saç kesimleri 5.99 dolardı ve Bilge'nin saç kesimine ihtiyacı vardı. Meryem de saçlarını kestirmek istedi. Öncelikle kuaföre girdik ve ikisinin saçlarını kısacık kestirdik. Sonra su kabı almaya. Su kabı alırken Meryem'in aklında yazın birlikte su kabı aldığımız onun yaşlarında Eylül isimli bir kıza aldığımız su kabı vardı. "anne neydi adı, onunki gibi olsun ama.." O kıza annesi su kabı alırken ben Meryem'e almamıştım ve o zaman Meryem onun su kabını çok beğenmiş ve biraz üzülmüştü. Aylar sonra onu hatırlamasına biraz şaşırmıştım doğrusu. Ayrıca Eylül'e annesinin nasıl bir su kabı aldığını hiç mi hiç hatırlamıyordum. Birbirinden farklı su kaplarını görünce Meryem Eylül'ün su kabını unuttu ve üçümüz için birer su kabı seçtik. Çocuklar vesilesi ile ben de kendime su kabı almış oldum.


Kuaför, alışveriş derken öğlen vakti olmuş ve çocuklar acıkmıştı. Panda Express'den Orange Chicken ve Chow Mein özellikle Meryem'in favori yemeği. Bilge biraz hasta olması sebebi ile çok iştahlı yemediyse de öğle yemeğimizi Meryem'in favori menüsü ile halletmiş olduk.

Kütüphaneye geldiğimizde Meryem ve Bilge bir süre tahtadan kale ve oyuncakların olduğu masada oynadılar.



Bilge atları Meryem ile paylaşmayınca Meryem'in canı sıkıldı ve kitap seçmek için masadan kalktı. Her zamanki gibi kitaplara uzun uzun bakıp 10-12 kadar kitap yanıma getirdi. Giderken bu kitaplardan bazılarını eleyeceğimiz anlaşmasını bilerek...






Bu arada Bilge atlarla oynamaya devam ediyordu taa ki iki tane Bilge ve Meryem'in yaşlarında kız çocuğu gelene kadar. İkisi gelip Bilge'nin oynadığı masaya oturunca Bilge bir huzursuz oldu. "benim at" diyerek yerinden kalktı. Tekrar masaya gitti ama üç attan birisini küçük kız çocuğu almıştı bile. Bilge'nin atı bu çocuğun elinden Meryem'e yaptığı gibi zor kullanrak alma ihtimali yoktu ve bunun o da farkındaydı. Elinde tuttuğu iki atı kaybederim korkusu ile masadan kalktı ve oradan uzaklaştı.

Meryem tren masasında trenlerle oynuyordu.



Meryem'in oyununa katıldı. Hala iki atı elinde sıkı sıkıya tutuyor bir yandan da trenleri tren yolunda itmeye çalışıyordu.


Bir süre içgüdüsel atları koruma duygusu ile tek eliyle oynadı. Sonra atları da oyununa dahil ederek oyuna devam etti.  Kızlar atların olduğu masadan kalkmışlardı. Bilge sanki o anı dört gözle bekliyormuş gibi masa boşalır boşalmaz o masaya gitti ve geride bıraktığı üçüncü atı ele geçirmiş olmanın keyfini yaşadı bir süre.




Sonra baktı atlar için herhangi bir rekabet yok, bir süre sonra elindeki bütün atları bıraktı.

Meryem biraz daha kitaplara baktı, ikisi birlikte yapboz yaptılar. Artık eve gitme vakti gelmişti.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder