Büyük mücadeleler ile saksılarımıza çiçek ve bitkilerimizi ekebilmiştik. Bu sene, geçen sene gibi aç gözlü davranıp her türlü sebzeden ekip hiç hasat alamamak yerine, sadece domatesle yetinmeye karar verdim. Bir de maydonoz ve fesleğen.
İlk birkaç hafta çocuklar sadece sulamaya yardım etti. Bilge'ye mis gibi deyip koklamayı, çiçekleri koparmak yerine sevmeyi öğrettiğimi başardığıma inanmaya bile başlamıştım.
Sonra ne olduysa Bilge beni çiçeklerin topraklarını eşeleyip gereksiz otları koparırken görünce oldu. Eline aldığı bir kaşıkla toprağı bir saksıdan alıp diğerine taşımaya başladı. Gereksiz otlar yerine benim domates fidelerimi çıkarmaya çalıştı. Ben sevgili sardunyalarımın kurumuş çiçeklerini temizlerken o bütün çiçeklerine el atıp sardunyalarımı kel yaptı.
Geçtiğimiz haftasonu neyse bir şekilde çiçeklerimi kurtardım diye düşünürken bizimkinin kötü amaçlar peşinde olduğunun farkında değildim. Benim gözümün önünde domateslere, sardunyalara dokunuyor, kokluyordu. Sonra ne olduysa arkamı döndüğümde oldu. Minik bir bitki canavarına dönüşmüştü sanki. Saksıdaki toprağı yarısına kadar boşaltmış, domates fidelerimden ikisini koparıp aşağı atmış bir de bir güzel saksının içerisine geçip yatmıştı. Şimdi buna ne denir ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder