15 Temmuz 2014 Salı

Bireysellik mi Özgecillik mi?

Bu yaz Meryem'lerin sınıfı günü birlik gezilere çıkıyor. Her ne kadar yaz olsa da yağmurumuz eksik olmuyor. Okul gezisinin olduğu bir güne yağmurla başladık. Meryem'i okula bırakırken yağmur yağarsa giysin diye yağmurluğunu dolabına astım. Ancak yağmurluğunun şapkası yoktu. Dolabına şemsiyeyi de bıraktım ki yağmur altında yürümek durumunda kalırlarsa ıslanmasın. Akşam Meryem bana biraz kızgın biraz üzüntülü bir şekilde yağmurluğunun şapkası olmadığı için yağmurda ıslandığını söyledi. Öğretmenleri şemsiyesini almasına izin vermemişlerdi. Bu duruma biraz üzüldüm ama o kadar çok büyütmedim. Büyük ihtimalle birkaç damla serpiştiriyordur diye düşündüm. Bu geziden bir hafta sonra gezi resimleri duvara asılmıştı. Otobüse yeni bindikleri zaman çekilmiş bir resim içimi acıttı. Bütün çocukların yağmurluklarının şapkası vardı ve hepsi kupkuruydu. Meryem ise minik ıslak bir kedi yavrusu gibi görünüyordu. Yağmur o kadar çok yağmıştı ki Meryem'in saçları resimden bile farkedecek şekilde ıpıslak olmuştu.

Bu olay yetişilen kültüre göre kazanılan davranışları çok güzel bir şekilde örneklendiriyordu. Diğer bütün çocuklar yağmurluklarının şapkası olduğu için kuru kalırlarken Meryem'in ıslanmasına göz yuman öğretmenlerini düşündüm. Sanki Meryem'e herkes kendinden sorumlu, eğer şapkası olmayan bir yağmurluğun varsa yağmur altında ıslanmayı kabul etmelisin der gibiydiler. Arkadaşlarına ise Meryem'in yağmur altında ıslanmasına aldırmayın, bu tamamen onun problemi mesajı veriyorlardı. Bu ve benzeri olaylar Meryem'e kendi kendine yetmeyi öğretecektir. Zamanla kendi ihtiyaçları konusunda daha bilinçli ve dikkatli olacak ve kimseden hiçbirşey istememesi gerektiğini anlayacaktır.

Aynı durum Türkiye'de olsaydı ne olurdu? Meryem aynı şekilde yağmurluğunun şapkası olmayan tek çocuk olsaydı öğretmenleri onun ıslanmasına göz yummazlardı. Bir ihtimal Meryem'in şemsiyesini kullanmasına izin verirlerdi. Eğer çocukların şemsiye kullanmasını istemiyorlarsa muhakkak bir öğretmeni şemsiyesini Meryem ile paylaşırdı. Hatta öğretmenlerinin içinden birisi ileri gidip kendi yağmurluğunu Meryem'e bile verebilirdi. Amerika'da çocuklar bireysel kültüre uyum sağlamaya çalısırken Türkiye'de bu duruma benzer olaylar özgeci davranışları örneklendiriyor. Çocuklar yalnızca kendilerine değil çevrelerindeki insanlara karşı da duyarlı olabilmeleri gerektiğini öğreniyorlar. Fedakar öğretmenler onlara zaman zaman başkalarının yararının kendi kişisel yararlarının önüne geçebileceğini gösteriyor.

Bireysellik toplum içerisindeki bireyleri güçlü ve özgür yaparken özgecillik toplumu bütünleştiriyor, insanların birbirine olan sevgisini güçlendiriyor. Sanırım ben Meryem'de ve Bilge'de her ikisinin karışımını görmek istiyorum. Okulda yaşadığı olay her ne kadar beni üzdüyse onu daha çok güçlendireceğini bilmek içimi rahatlatıyor. Paylaşımcı ve duyarlı bir ortamda olmasını sağlamak ise bize düşüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder