15 Mart 2016 Salı

Masalların Girizgah Kısmı

Son birkaç haftadır Meryem ve Bilge uyku öncesi masal istiyorlar. Meryem daha küçükken bu masal anlatma seanslarımız çok oluyordu. Bilge'nin büyüme döneminde biraz ara vermiştik daha doğrusu ara vermek zorunda kalmıştık. Bilge'nin kontrolü elinde bulundurma sabırsızlığı nedeni ile masallarımız hep kesiliyordu. Ben anlatmaya başlar başlamaz Bilge sözümü kesiyor, kendine göre birşeyler katıyor, Meryem de bu duruma sinir oluyordu. Eğer ona söz vermezsek bu sefer anlamsız sesler çıkararak benim masal anlatmama müsaade etmiyordu. Birkaç hafta önce Meryem'den gelen ısrarlarla masallarımıza başladık. Bilge yine katılmak istiyor ama artık kendi sırasını bekliyor. Bazen ben masal anlatmaya başlamadan önce bazen ise benim masalımdan sonra Bilge'nin masalını dinliyoruz.

Bu masallar öyle kitaptan okuduğumuz masallar değil. Kendi uydurduğumuz masallar olsun istiyor Meryem. Çoğunlukla da masal kahramanlarımız Meryem, Bilge ve Elif oluyor. Bazen daha çok çocuk ekliyoruz. Bazen ben isim vermesem de çocuklar otomatik olarak kahramanları kendileriymiş gibi düşünüyorlar. Ancak bu masal uydurma işi hiç kolay değil. En zoru her zaman yeni bir hikaye ile gelebilme. En sevdikleri tema bir arada maceraya çıktıkları yolcuklar. Bu maceralar sırasında ormana gidiyorlar, ormanda başka bir yere açılan bir kapıdan geçiyorlar, bazen evimizin önündeki gölden gizli bir geçitle okyanusa gidiyorlar, vesaire vesaire. Dün yine masalıma başladım heyecenla yaşasın daha önce hiç anlatmadığım bir konu buldum diye seviniyorum kendi kendime. Bu sefer uzay gemisine binip uzay yolculuğuna gitsinler diye düşündüm. Geçen hafta izlediğimiz İntersellar filminden esinlenmiştim. Masala başlar başlamaz Meryem anne bunu anlatmıştın başka birşey anlat demesin mi? O zaman hatırladım bizde Uzaylı Rola diye Türkce bir kitap vardı. Ondan biraz kopya çekerek çocuklara daha önce bir uzay yolculuğu yaptırmıştım. Sil baştan yeni bir hikayeye başlamam gerekiyordu.

Masallara başlarken klasik masal girizgahı ile başlıyorum. Bir varmış bir yokmuş, develer tellal iken, pireler berber iken.... Bilge bu girizgahın ortasında bana "This does not make any sense, can we skip this part?" demesin mi? Bu söylediğinin hiç bir anlamı yok bu kısmı geçebilir miyiz diyordu bana. Haklıydı bu sözlerin hiçbir anlamı yoktu ama bu anlamsız sözler topluluğu insanı masalın hayali dünyasına hazırlamıyor muydu?  Ben yine de girizgahımı bitirdim ve masala başladım.

Masal sırasında ormandan gizli bir geçite girdiler. Geçitin girişinde rengarenk konuşan ağaçlar Meryem, Bilge ve Elif'i karşıladılar. Sonra geyiklerin sırtlarında gizli bir mağaraya gittiler. Bu mağarada bir sürü hazine vardı: altınlar, mücevherler... Bilge masalı keserek "Is this a fairy tale?" diye sordu. Evet oğlum bu bir masal dedim. Anlattığım hikayenin gerçekliğini kontrol etmek istemişti sanırım. Ben anlatmaya devam ettim. Bu mağaradan kendilerine istedikleri hediyeleri aldılar. Bilge çok güzel altın bir kılıç aldı. Meryem mücevher kolyeler aldı. Meryem hemen "hayır ben tavşan aldım" dedi ve gelecek masallar için de bana not düştü. "Nereye gidersem ben hep yanıma tavşam alıyorum tamam mı?" Ben Meryem tavşan aldı diye düzeltip masalıma devam ettim. Tekrar geyiklerinin sırtına binerek yola çıktılar. Bu sefer Bilge "anne o page'e gidebilir miyiz, sword aldığı page'e". Masalda kendilerine hediyeler aldıkları kısma dönmek istiyordu ama sanki kitaptan okuyormuşuz gibi önceki sayfaya dönmemi istedi.  "Tamam oğlum geri döndük" dedim. Bilge "Ben shooter aldım kendime. Sword ve shooter" diye ekledi. Eklemeler, kesintilerle sonunda masalımızı bitirdik.

Sonra bir masal daha. Bu masal seansına daha gece boyunca devam ederlerdi ama uyku vakitleri çoktan geçmişti. Haralı güreli bir şekilde onlara iyi geceler öpücüğü verip kendimi odadan dışarı attım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder