22 Ocak 2013 Salı

Buz üzerinde Denge Çalışmaları **İstemek ve Elde Etmek

Bu Pazar Meryem ile birlikte ilk defa buz pateni pistine gittik. Benim için buz pateni hep büyülü birşeydi. Buz pateni yarışmalarını izleyip saatlerce kendimin de buz üzerinde dans ettiğinin hayalini kurardım küçükken. Salona girer girmez Meryem'i de aynı büyünün kapladığını farkettim. Çok heyecanlandı. Hemen piste inip pisttekiler gibi dans etmek istedi. Kendi patenlerimiz olmadığı için patenleri kiraladık.

Meryem neden buz üzerinde altına bıçak takılı ayakkabıları giydiğimize bir anlam verememişti ama o kadar heyecanlıydı ki bunu çok sorgulamadı. Biran önce piste inmek istiyordu. Ancak piste indiğimizde yeni yürümeyi öğrenen bebekler gibiydik. Hatta daha da kötü. Doğru düzgün ayakta durmakta zorlanıyorduk. Pistin etrafındaki duvarlara tutunarak yürümeye calıştık ama Meryem bu durumdan hiç memnun olmamıştı. Kendini çok güvensiz hissediyordu ve bu durumda herhangi yeni birsey denemek istemiyordu.
Pistin kenarına çıkmak istedi. Buz üstünde yürümenin verdiği güvensizlik duygusu yanında sanırım ayakkabıları da sıkıyordu. Patenlerini bir büyük numara ile değiştirdiğimizde en azından rahatsızlığının bir kısmı gitmişti. Pist çok dolu olduğu için denge sandalyeleri kalmamıştı ama biz büyük bir şans sonucu bir tane bulabilmiştik. Denge sandalyesi ile Meryem piste güvenli bir şekilde inebildi.

Ancak her düştüğünde eli buza değiyor ve elleri üşüyordu. Pist çok soğuk olmamasına rağmen eldivenleri getirmenin gerekliliğini böylece anlamış oldum.

Meryem bir süre denge sandalyesinde gittikten sonra bir baktım kendisi sandalyeyi bırakıp tek başına buzda gitmeyi deniyor. Bir, iki, üç  ve güm...Birkaç adımdan sonra düşünce güvenini tekrar kaybedip sandalyesine döndü.

 

Ben bu arada ne kadar sabırsız olduğumu farkettim. Meryem'in çabuk pes etmesi, hemen sıkılıp gitmek istemesi, çok da zevkli olmayan ama başarıya götürecek adım olan pratik yapmaktan kaçınması beni çok kızdırdı. Aslında bu onun sahip olduğu fırsatın değerini bilmemesine olan bir kızgınlıktı. Böyle bir imkan varken elinde neden uğraşmak için hiç çaba sarfetmiyor diyordum kendi kendime.

 









Belki de o gösterebileceği gayreti en üst düzeyde gösteriyordu. Sadece ben daha fazlasını istiyordum.







Ama sanırım şunu yavaş yavaş anlıyordu. Her zaman her istediğimizi anında elde edemeyiz. Uğrunda emek vermemiz gerekir, çaba harcamalı ve azmetmeliyiz. Yüzmek, jimnastik ve buz pateni sanırım şu an için bunun en güzel örnekleri. 2 saatin sonunda pistten tribünlere geçtik ve buz hokeyi maçının bir kısmını seyrettik.

Meryem buz hokeyini çok sevdi. Ben de böyle oynamak istiyorum dedim. "Eğer oynamak istiyorsan önce patenle kaymayı öğrenmelisin" dedim ona kinayeli bir şekilde.


Eve geldiğimizde tekerlekli patenleri evin içerisinde giyip bir süre denge alıştırmaları yaptı. Aslına bakacak olursak bu bile büyük bir gelişme.

Meryem'in buz üzerinde yürüyebilmeyi hemen öğrenmek istemesi gibi ben de sanırım çocuklarımın birşeyi hemen yapabilmelerini istiyorum. Aynı kuralın benim için de geçerli olduğunu unutuyorum. Emek vermeden, sabretmeden elde edilen ne var ki şu dünyada. Benim de çocuklarıma karşı azimli ve sabırlı olmayı öğrenmem gerek sanırım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder