23 Ocak 2013 Çarşamba

Yeni Arkadaşlıklar Kurabilmek ve Eskilerini Koruyabilmek

Bu blogda arkadaşlıkla ilgili ikinci yazım olacak. Çocuklar büyüdükçe belki daha niceleri eklenecek. Çocuklar için arkadaşın tanımı büyükler için olduğundan daha farklı. Daha yalın, daha teklifsiz. Meryem herhangi bir oyun alanında birisi ile birlikte oynamak istiyorsa önce o arkadaşının yaptığı aktiviteleri tekrarlıyor. Sonra bir şekilde onun yaptığı aktiviteleri diğer çocuğun tekrar etmesini istiyor. Genelde bütün bunlar konuşmadan gözlerle ifade ediliyor. Sonra konuşmaya ve bir arada oynamaya başlıyorlar. Ancak Meryem büyüdükçe bu doğaçlama arkadaş edinme sürecinin Meryem'de daha çekinken ve içe dönük bir karaktere dönüştüğünü gözlemlemeye başladım. Oyun alanlarında diğer çocuklara çok fazla karışmak istemiyor ve diğer çocukların onunla oynama isteğine  itici bir şekilde karşılık veriyor. İstemediğini belli eden bir "ıııı" veya kelimelerle "I am not your friend" türünden karşı tarafındakini kırıcı ifadeler kullanıyor. Aslında tek başına oynamayı sevdiği için değil de birisi ile nasıl oynayacağını tam olarak bilmediği için. Bir süre sonra Bilge'nin yanına geliyor ve onu rahatsız etmeye başlıyor. Biliyorum ki Bilge ile oynamak istiyor. Bilge'nin onun arkadaşı olmasını istiyor ama Bilge Meryem'in istediği gibi oynamak için daha çok küçük. Sonuç olarak bulunduğu yerden çabuk sıkılıyor ve gitmek istiyor.

Emre ile bu durumu konuştuğumuzda kendi çocukluğumuza dönüyoruz. Biz de öyle çok girişken çabuk arkadaşlıklar kurabilen, bir anda ortamda popüler olan tipler olmadık hiç bir zaman. Benim çocukluğum arkadaşlık olarak zor dönemler yaşadığım anılarımla dolu. Sonuçta sahip olduğumuz bir karakter var. Ancak eğitimci bir açıdan baktığımızda herşeyin değiştirilip, geliştirilebileceğine inanmasaydık eğitimci olmazdık. Bu konuda Meryem'e ve sonraki senelerde Bilge'ye nasıl yardımcı olabiliriz derdindeyiz şu anda.

Bu sabah Meryem'i sınıfına bıraktığımda çok tatlı bir kız çocuğu (sanırım Alexandra) koşarak sevinçle Meryem'in yanına geldi. Hemen Meryem'e "Hi, good morning" dedi. Meryem ise onun yüzüne bile bakmadı. Benimle vedalaşmanın telaşındaydı. Dışarıda anlık arkadaş kurmanın zorluğunu anlıyorum ama zaten elinde var olan arkadaşları ile olan arkadaşlık bağlarını kuvvetlendirmek için hiç gayret göstermemesi beni çok üzüyor ve biraz da kızdırıyor.

Dün akşam (bir çok önceki akşamda olduğu gibi) okul çıkışında kiminle oynadın sorusuna "tek başıma oynadım, benimle kimse oynamıyor" cevabını duymaktak yoruldum artık. Pazar günü uzun zamandır görmediği buradaki Türk arkadaşların çocukları ile buluşmaya giderken de aynıydı durum.
"Ne güzel arkadaşlarını göreceksim. Heyecanlı mısın?" soruma aldığım cevap "Onlar benimle oynamıyorlar, benim arkadaşım değiller" oldu. Meryem'in bu cevabi üzerine grup içerisinde nasıl olduğuna baktım. Gerçekten de diğer bütün çocuklar bir tarafta Meryem başka bir taraftaydı. Ancak bu diğer çocuklardan çok Meryem'den kaynaklanan bir durumdu. O ne diğer çocuklarla oynamak için bir çaba sarfediyor ne de onların ne yaptığı ile çok ilgileniyordu. Kendi dünyasında, kendi sevdiği oyuncaklarla kendi istediği şekilde oynuyordu. Bu kötü birşey mi, o an için değil. Ama ya sonrası için?

Dün akşam Meryem'in okulunun çıkışında Dongkwan'ı gördük. Meryem son birkaç haftadır sürekli onu  soruyordu. Onun yine evimize düzenli gelmesini istiyordu. O kadar Donkgwan, Dongkwan diyen Meryem onu görünce ona bakmadı bile. Ben neden onunla konuşmadın diye sorduğumda ona "Hi" dediğini ama Dongkwan'ın ona "Hi" demediğini söyledi. Sanırım hayal kırıklığına uğramıştı. Ona Donkgwan'ın hasta olduğunu ve bu sebeple keyifsiz olduğunu söyledim.

Yeni arkadaşlıklar kurmak Meryem için hiç kolay olmuyor. İstiyor ki tanıdığı, bildiği arkadaşları hep yanında olsun. Kays, Story, Isla ve Dongkwan bebeklikten beri bir arada olduğu sevdiği arkadaşları. Bu eski arkadaşlıklarının eskimemesi için üzerine yeni hatıralar koyması gerektiğinin ve yerine göre daha özverili olması gerektiğinin ise henüz farkında değil. Yeni arkadaşlarının eski ve değerli arkadaşları listesinde farkında olmadan yerini alacağının da...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder