5 Mart 2013 Salı

Bitmeyen Kış Mevsimine Serpiştirilmiş Mutluluklar

Burada kış o kadar uzun sürüyor ki ya uzun bir kış uykusuna yatıp evden hiç çıkmayacağız ya da soğuk ve kara rağmen yapabileceğimiz aktiviteler planlayacağız. Bu uzun bekleyişlerin birinde kendi gözümde kış mevsiminin anlamını daha net görebildim. Ben kışa o kadar çok geçici gözü ile bakıyorum ki bir türlü tadını çıkarma kısmına geçemiyorum. Kış ayları başlar başlamaz benim geri sayımım başlıyor ve daha kış aylarını yarılamadan yoruluyor, kıştan bunalmaya başlıyorum. Bu hafta sonu aktivitemiz bana kışın başka bir yüzünü gösterdi.

Bu geçtiğimiz Pazar Lansing'de bir parka "Tubing" yapmaya gittik. Bu park, genellikle yaz aylarında, zaman zaman piknik için, zaman zaman su aktiviteleri için gittiğimiz bir parktı. Burada bu sene beşinci senemiz ve ben bu tür bir aktivitenin varlığından daha yeni haberdar oluyorum. Bize Dila, Sinem ve dört buçuk yaşındaki kızı Ela eşlik etti.


Kaymak için çıktığımız tepe çok yüksek olmamasına rağmen basit bir teleferikvari sistemle rahat bir şekilde yukarı çıkabilmemizi sağlayacak bir düzenek kurmuşlar.

ve sonra tek yapmanız gereken tekerinin içine oturup kendinizı yokuştan aşağı bırakmak.


İlk denememizde Meryem ile ben aynı tekeri paylaştık. Emre Bilge'yi kucağına alarak kaydı. Daha sonraki turlarda Meryem kendi tekerini aldı. Bilge hep kucağımızdaydı.



Bu aktivite için iki saatlik bilet alınıyor. Biz bir saatin sonunda epey bir yorulmuştuk. Ateşin kenarına oturup biraz dinlenmeye karar verdik.

Ateşin başına oturunca Sinem'in aklına hemen sıcak çikolata geldi. Parkın içerisinde biletleri aldığımız yerde mini bir kafetarya vardı ve sıcak su, kahve, çikolata benzeri şeyler satıyorlardı ama hiç birimiz yanımıza para almamıştık. Emre'nin cebinden 1 dolar çıktı, Dila'dan da 1 dolar oldu mu bize 2 dolar. Sinem aldı bu iki doları ve ben size alır gelirim dedi. Emre o giderken her zamanki dalgacı tavrıyla bir tahmin yürütüyordu. Sıcak çikolatanın bardağı beş dolardır, Sinem 2 dolar çeyrek bardak çikolata alır gelir onu da dört kişiye paylaştırırız artık diye. Sinem elinde dört bardak çikolata ile gelmesin mi... Bize tabii bunların hepsini iki dolara aldığını söylüyordu ama  cebinden çikolata paketlerini çıkarırken yere düşen paralardan kendini ele verdi. Sıcak çikolata düşündüğümüz kadar pahalı değilmiş. Bardağı bir dolarmış. Ancak Sinem hepimize alabilmek için arabaya gidip yanına biraz daha para almış. Yani iki dolarımızı o kadar küçümsememize gerek yokmuş.

Bir yandan sıcak çikolatamızı içtik bir yandan da sohbet ettik.


Biraz olsun dinlenince son bir kaç tur daha kaymaya karar verdik. İşin aslında baktık Ela almış tekerini kaymaya gidiyor. Sinem Ela'nın tek başına gitmesine göz yumsa mı yummasa mı diye düşünürken, Meryem'in de atlattığı kazalar aklımıza geldi (bakınız: Meryem'in Tubing'de başına gelenler) ve Ela'nın arkasında gitmeye karar verdi. Biz de son kalan yarım saat, 20 dakikalık süremizde birkaç tur daha kayalım istedik ve hepimiz tekrar pistlere döndük.

En son turumuzda hep beraber kaydık.


Yorgun ama gerçekten güzel vakit geçirmiş olamının verdiği mutlulukla arabalarımıza döndük. Dönüşte tek üzgün olan Meryem'di. Çünkü o hala kaymak istiyordu. 2 saatlik süremizin dolduğunu ve ayrıca yorgun olduğumuzu söyleyince bana diğer kayan insanları göstererek "ama onlar kayıyor" dedi. Ona herkesin başlama sürelerinin farklı olduğunu izah etmeye çalıştım. Pek anladığını sanmıyorum ama çok yorulmuştu ve bu yüzden fazla ısrarcı olmadı.

Şu anda yatak odamızdaki masamda oturmuş bu blog yazısını yazarken pencereden evimizin önünde tamamen beyaza bürünmüş donmuş göle bakıyorum ve içimden "ne kadar güzel" geçiyor. Sanırım kış ve ben ilişkimizi yeni bir boyuta taşıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder