27 Aralık 2013 Cuma

Kar Oyunları

Kış geldi, çocuklar büyüdü, o halde bir kızak almanın vaktidir diyerek Emre marketten çocuklar için bir tane kızak aldı. Meryem ve Bilge çok heyecanlı. Tatil olması ve sürekli evde bizimle vakit geçiriyor olmaları ayrı bir güzellik, ailece planladığımız aktiviteler bir ayrı. Kızağa ilk başta Bilge oturdu, Meryem sürdü.




Daha sonra Meryem oturdu, Bilge sürmeye çalıştı.


Büyük bir heyecan ve keyifle bizim evin yakınındaki ilkokulun oraya geldik.


Amacımız hem biraz yürüyüş olsundu hem de oradaki yokuştan çocukların güzel kaydığını görmüştüm. Bizimkiler de diğer çocuklara katılabilirler diye düşündüm. Düşündüğüm gibi olmadı, çünkü okul çevresi bomboştu. Ancak biz karın ve kızağın tadını sonuna kadar çıkardık diyebilirim.

Meryem kızak kaymaktan çok mutlu oldu. Defalarca bana anne çok eğleniyorum. Bu çok güzel dedi. Bilge ilk başlarda yokuştan aşağıya kaymaya pek ilgi göstermedi. O, kar ve ağaçlardan sallanan buzları yemekle meşguldü.


Bir süre yokuş aşağı kaydıktan sonra kış, kar demeden parka gidip buz ve kar ile daha bir kayganlaşan kaydıraktan kaydık, salıncaklarda sallandık.



Eve dönüş yolunda küçük bir kızak krizi yaşadık. Malum tek bir kızağımız var. Bilge  kızağa tek ve hep binmek istiyordu ve sıranın Meryem'e gelmesini kabul etmediği için sırayı Meryem'e devrettiği an ağlamaya başladı ve bu durum eve gidesiye kadar devam etti. Aslında bunda biraz uykusunun gelmesinin de payı yok değildi. Açık hava ve o kadar hareket ikisini de epey bir yormuştu.

Öğlen  uykusundan sonra Meryem'in gözü yine dışarıdaydı. Evin önündeki gölde iki kız paten ile kayıyorlardı. Meryem telaşlı bir şekilde "ama anne, hepsini bitirecekler" deyince ne demek istediğini tam anlamadım. Sonra aşağı inip kızağı gölün üzerinde hiç ayak değmemiş yerlerden keyifle sürerek, karda bıraktığı ize mutlu mutlu bakınca anladım. Ayak izi değmemiş kar kalmayacak demek istiyordu. Bilge'yi kızağa oturtup gölün üzerinde kızağını çekti. Hiç ayak izi değmemiş yerlerden kızağını götürürken arkada bıraktığı izleri bana göstererek "bak, bunları çok seviyorum" dedi.



Meryem gölün üzerinde çılgınca kızağını sürmekle meşgulken ben Emre ile Bilge'yi bizim evi arkalarına alarak fotoğraflamayı başardım.


Meryem ve Bilge bol bol kızak kaydı. Bir arada ve yalnız. Bir arada yalnız olduklarından çok daha hızlı ve istikrarlı kayıyorlardı, Artan ve kızağın her yerine dağılan ağırlıktan olsa gerek. En büyük sorun Bilge'nin Meryem ile bir arada oturmayı kabul etmemesiydi. Onun da çözümünü keşfetmem uzun zaman almadı. Bilge'nin eline kızağın iplerini vermek yeterliydi. Meryem kızakta iken Bilge oturmak istemiyor, onu itiyordu. Bu itirazın sebebi aslında kızağın kontrolünün Meryem'de olduğunu düşünmesiydi. İpleri o eline alınca sanki kontrol sahibi kendisiymiş gibi hissediyordu sanırım ve Meryem ile birlikte binmeye sesini çıkarmıyordu.

Akşam olduğunda hepimiz çok yorgunduk. Bu yorgunluğa ve dışarıdan aldığımız soğuğun üzerine sıcak çikolatalı süt çok iyi geldi doğrusu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder