14 Ağustos 2014 Perşembe

AquaPark

Çocuklarla birkaç hafta önce bir Cumartesi günü East Lansing Aquaparka gittik. Havuza gelince heyecanla hemen suya girmek istediler. İkisine de hemen can yeleklerini giydirdim. Kendim kenardaki şezlonglardan birine geçtim. Gözüm üzerlerinde hem onların suda eğlenmelerini seyrediyorum hem de kendi gölge köşemin tadını çıkarıyorum. Meryem bir süre oynadıktan sonra can yeleğini çıkarmak istedi. Can yeleğinin onu sürekli kaldırmasından rahatsız oluyormuş. Önce izin vermek istemedim ama sonra etrafttaki çocuklara baktığımda hepsinin can yeleği olmadığını gördüm. Dikkatli olmasını, ona gösterdiğim alandan uzaklaşmamasını söyleyerek can yeleğini çıkarttım.

Bir süre sonra Atahan'lar geldiler. Atahan da onlara katılınca minik kurbağlı su kaydırağı daha bir eğlenceli hale geldi. Ancak ben Aylin (Atahan'ın annesi) ile bir ara sohbete dalınca çocukları gözümün önünden kaçırdım. Heralde su kaydırağının arka tarafındalar diye düşünüyordum ama bir yandan da gözlerimle onları arıyordum. Bir süre sonra bizim çocukların havuzun öbür ucunda can kurtan ile birlikte yürüdüklerini farkettim. Ne oldu şaşkınlığı ve telaşı içinde onların yanına gidince can kurtan bana çocuklarımın ikisinin de can kurtaranlar tarafından boğulmaktan kurtarıldığını söyledi. Ben daha ne olduğunu tam anlamamışken bir de gözümün sürekli çocuklarımın üzerinde olması gerektiğini bana azarlar bir tonda söylemesin mi? O anki yaşadığım şok ile bana verdiği formu doldurdum. Çocukları alıp hemen oturduğumuz yere gittim. Meryem'den tam olarak ne olduğunu bana anlatmasını söyledim. Farkında olmadan biraz derin olan bölgeye geçtiğini ve tam o anda can kurtaranın düdüğünü duyup korktuğunu anlattı bana. Ne olduğunu tam hatırlamıyordu ama çok korkmuştu. Gerçekten bir boğulma tehlikesi atlatmıştı ama farkında değildi. Bilge orada ne yapıyordu? O nasıl onlara katıldı hiçbir fikrim yok. İkisi can kurtaranın yanında tıpış tıpış yanıma doğru gelirlerken ben karşımda birbirine sıkı sıkı tutunmuş iki kardeş gördüm. Zor anlarında birbirlerine sarılmışlar ve ne yapacaklarını bilememenin şaşkınlığı ile olanları anlamlandırmaya çalışıyorlardı.

Bu olay bana büyük bir ders oldu. Suyun şakası ihmali yoktu. Bir türlü sonuca ulaştıramadığımız yüzme işini bu sene halletmemiz gerekiyordu. Ancak o an için daha öncelikli birkaç şey vardı. Meryem'e her ne olursa olsun yüzmeyi tam olarak öğrenmeden can yeleğini çıkartmaması gerektiğini anlatmalı ve bu yaşadığı korkunun kalıcı bir korkuya dönüşmesini engellemeliydim. Bir-iki dakika kızıma sarılıp kucakladıktan sonra can kurtaran yeleğini giydirip tekrar suya soktum. Meryem can kurtaranın düdük sesini duyduğu sahneyı aklından bir türlü çıkaramadığını söylüyordu. Epey bir korkmuştu. Ancak bu korkunun üstesinden gelmeliydik. Bilge ve Meryem'i suyun biraz derin kısmına götürdüm ve onlarla nasıl suyun dibinden kendimizi yukarı çekeriz alıştırması yaptırdım. Meryem'le epey bir tekrar yaptık ve zamanla bu alıştırma bir oyuna dönüştü. Meryem'in yavaş yavaş eski neşesi geri gelmeye başlamıştı. Bilge ile birlikte tekrar kurbağlı kaydırağın oraya geçtiler ve kaydıraktan önce kim kayacak yarışı ile oyuna daldılar. Ben köşemde ama hep gözüm üzerlerinde onların neşeli oyunlarını seyretmeye devam ettim.




Havuzdan sonra epey bir süre kum havuzunda oynadılar. Bilge bir ara fıskıyelerin oraya gitti. 


Sabah 11'den hemen hemen havuzun kapanış saati olan 7'ye kadar orada vakit geçirdik. Bilge'yi havuzdan zar zor da olsa çıkmaya ikna ettikten sonra arabamıza bindik ve ben daha havuz alanından ayrılmadan ikisi de arabada uykuya daldılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder