5 Ağustos 2014 Salı

Kararlı Olabilmek

Kararlılık, azim ve sebat hayatta dinlediğimiz, okuduğumuz başarı hikayelerinde tekrar tekrar karşımıza çıkan kelimeler değiller mi? Keşke küçükken sahip olduğumuz kararlılığımız aynı şiddeti ile büyüdüğümüz zaman da kendisini gösterebilse. Maalesef bir çok güzel özellik gibi kararlı olabilme özelliğini de farkında olmadan törpülüyoruz çocuklarımızda.

Kararlılık, azim ve sebat Bilge'nin en belirgin karakter özelliklerinden. Birşeyi kendi yapmak istiyor ve yapasıya kadar deniyor. Daha kolayını veya daha güzeli değil kendi yaptığı olsun, kendi seçtiği olsun istiyor. Deniyor ve başarıyor da. Daha önce de yazmıştım burada. O "ben yaparım Bilge". Birşeyi ben yaparım diyorsa gerçekten o yapacak anlamına geliyor.

Meryem ve Bilge Lake Lansing parkta bisiklet sürüyorlar. Bilge kaldırımdan çimlerin üzerine geçti. Çimlerin üzerinde pedalleri çevirmesi çok daha zor. Girdiği yer biraz da engebeli. Ben ona yardım etmek adına bisikletini itiyorum kaldırıma doğru. Bana kızıyor. "ben kendim yapmak istiyorum" diyor. Bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Orada bekliyorum. Bir beş dakika orada bisikletini çıkarmaya çalışıyor. İleri gidiyor, geri gidiyor ve sonunda başarıyor. Yüzünde bir gurur ifadesi ile "ben kendim yaptım" diyor. Sanırım en çok sonundaki bu zafer hissi hoşuna gidiyor.

Meryem ve Bilge babaları ile dışarıya bisiklet binmeye çıkacaklar. İkisi de kapıda. Bilge'ye ayakkabılarını giydirmek istiyorum ama o ben yaparım diyor. Ayakabısını çıkarıp çıkarıp tekrar giyiyor. Herşey iyi hoş da her seferinde arka tarafı biraz içerde kalıyor. Ben elimi atıyorum düzeltmek için ama bana kızıyor ve tekrar çıkarıyor.  "Ben kendim giyerim" diyor. Ben bu arada kapının önünde "bak oğlum Meryem indi, bisiklet biniyor" gibi sözlerle onu ikna etmeye çalışıyorum ancak Bilge beni duymuyor bile. Ve sonunda giyebildi. Yine aynı zafer ifadesi ile "ben tek başıma giyebildim" diyor.

Sabah okula bırakıyorum. Okulun ağır kapısını kendi başına açmaya çalışıyor. Açıyor açmasına ama kapı aynı hızda geri kapanıyor. Kapıyı aralık tutabilmek biraz daha fazla güç istiyor. "Oğlum sen aç kapıyı, ben tutuyum, olur mu?" Benim ona açarken yardım ettiğim kapıyı tekrar kapatıyor, kendisi yapacak. Başka birisi geldi ve Bilge için kapıyı tuttu. Ben onlara teşekkür edip kendimizin yapmak istediğini söylüyorum. Sonuçta onlar da anne-baba ve ne demek istediğimi anlayan bir gülümseme ile kapıdan çıkıyorlar. Kapıyı açtı içeri giriyor ancak kapı üzerine kapanmak üzere. Artık dayanamayıp onunla birlikte ve ona belli etmemeye çalışarak kapıyı tutuyorum. Sonunda içeri giriyoruz. Bana "anne birlikte açtık" diyor. Benim ona yardım ettiğimi farketmiş ve bu yüzden kendisi yapmış saymıyor. Neyse ki tekrar denemek için ısrar etmiyor.

Bu kararlılık sadece birşeyleri kendisinin yapması konusunda değil. Kendi tercihlerini yapmak istiyor. Masadaki kaptan meyveyi kendisi alacak, şekerlerin arasında kendisi bir tane şeker seçecek ve buna benzer seçim gerektiren olaylarda etken bir tavır takınmak konusunda mutlaka kararlılığını belli ediyor. Geçtiğimiz günlerde kahvaltı soframızda bu sebeple kısa bir gerginlik yaşadık. Yumurtasından önce simit yemek istiyor. Emre ise önce yumurtasını bitirmesi konusunda ısrarlı. İkisi de birbirine direniyor. Emre artık dayanamıyor ve Bilge'yi odasına gönderiyor. Bilge'nin odasından "bagel istiyorum" sesleri geliyor. Ben bu duruma dayanamıyorum. Bir de oğlumun karakterini de biliyorum. Her ikisinin de istediği olacak bir anlaşma yapıyoruz. Bilge yumurtasını ve simitini aynı anda yiyor.

Anne-babaları olarak bize düşen görev Bilge'nin ve Meryem'in kararlı duruşlarını beslemek, teşvik etmek ve güzel işlere yönlendirebilmek. Umarım hayatlarındaki seçimlerinde edilgen değil her zaman etken bir tutum gösterirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder