12 Nisan 2013 Cuma

Sahiplenme

Geçen gün Bilge, Meryem'lerin bölümündeki çocuk parkında oynuyordu. Kaydırağın merdivenli iniş çıkış kısmından birkaç kere indi çıktı ve sonra tırmanma kısmına geldi. Daha neyi yapıp neyi yapamıyacağının tam farkında olmadığı için tırmanma kısmından da merdivenden iner gibi inmeye çalıştı. Benim yardımımla indi, sonra tekrar çıktı. Onu biraz zorlayan bu çıkışı çok sevmişti. En tepeye çıkınca açtı kollarını orada beklemeye başladı, resmen geçiş kapısını kapatıyordu. Birkaç çocuk sırada bekliyordu. Bir süre beklediler ama Bilge çekilmiyordu. Çocuklardan birisi dayanamadı ve tırmanmaya başladı. Bilge kolları iki tarafta çocuğun geçmesine izin vermediği gibi bir yandan da "mine, mine" yani "benim, benim" diye bağrıyordu. Buna resmen dağdan inip, bağdakini kovmak denir. Küçüklerin kısmından gelip büyüklerin oyun alanında onların oynamasına izin vermiyordu.

Bilge'nin sahiplenme durumunu ilk olarak gösterdiği olay bu değil tabii ki. Eve geldiğimizde araba koltuğundan iner inmez hemen sürücü koltuğuna geçiyor. Meryem yanına gelmek isterse onu eli ile itip aynı şekilde "mine" diye bağırarak yanına oturmasına izin vermiyor. Masada sandalyede tek başına oturmak isterse beni oradan itiyor; lavabo başında çeşmeyi kendi tekeline alıyor, ve benzeri birçok şey.

Meryem'de sahiplenme duygusu daha çok sahip olma isteği olarak karşımıza çıkıyor ve daha sessiz gerçekleşiyor. Bu aslında sessiz durum beni korkutmuyor diyemem. Eğer bir arkadaşının evinde çok sevdiği bir oyuncak görürse onu bir şekilde kendi için saklıyor. Cebine koyuyor veya bir bakmışım evde benim çantamdan çıkmış. Bugün Bilge'nin sınıfından bir oyuncak arabayı almış ve cebine koymuş. Sınıfına geldiğimizde baktım cebinden oyuncak arabayı çıkarıyor. Ona bunun doğru olmadığını söyleyip oyuncak arabayı tekrar Bilge'nin odasına götürdüm.

Meryem evimizde sevdiği eşyaları mutlaka dolabının bir köşesine koyuyor. Bu eşyalar ona ait olmak zorunda değil. Benim rengini sevdiği rujum, bir kalem veya bir kitap veya bir oyuncak. Oynamıyor, sadece saklıyor. Sanırım bu durum onda oyuncağa sadece onun sahip olduğu hissini pekiştiriyor. Okulda da aynı şeyi gözlemliyorum. Akşamları onu almaya gittimde bir bakıyorum dolabında bir sürü birbiri ile hiç ilişkisi olmayan şey var. Minik peluş bir kaplumbağa, kendi ve birkaç başka çocuğun yaptıkları resimler, kuru yaprak, taş, çöp artık o gün içerisinde ne ile oynadıysa ve neyi kendisine ayrımak istediyse.

Bu sahiplenme veya sahip olma isteğinin Meryem ve Bilge üzerine farklı şekilde yansımasını kız-erkek farkı ile mi yoksa karakter farkı ile mi açıklayabiliriz bilmiyorum ama Bilge'deki sahiplenme duygusu daha çok pratik kullanım amaçlı Meryem'deki ise saklama amaçlı. Birisi anın derdinde diğeri geçmiş ve geleceğin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder