3 Mayıs 2013 Cuma

Deneysel Çalışma'da İkinci Tur

Bilge ile Kültürler Arası Duyguları İfade Etme çalışmasının ikinci veri toplama aşamasını Çarşamba günü yaptık. Bu seferki yarım saat sürdü. İlk seans bir saati geçmişti. Aktiviteleri üç grupta toplayabiliriz. Anne-oğul serbest oyun zamanı, hikaye okuma ve problem çözme. Proje lideri Claire ve iki öğrencisi vardı.

Geçtiğimiz sefer olduğu gibi yaklaşık 1 metrekare olan yeşil bir batteniyenin üzerine koydukları oyuncaklarla oluşturdukları oyun alanında Bilge ile 7 dakika kadar oyun oynamamızı istediler. Biz oynarken onlar bizi videoya kaydettiler. Daha önceki seferde (yaklaşık 6 ay önce) Bilge değil oradaki oyuncaklarla oynamak o 1 metrekarelik alanda durma fikrinden bile çok uzaktı. Odanın içerisinde girmedik köşe bırakmamıştı. Geçtiğimiz çalışmadan bu yana Bilge'de gözle görülebilir bir değişiklik vardı. Bu sefer yeşil batteniyenin üzerindeki oyuncaklarla çok ilgiliydi. Önce minik çimento kamyonunu aldı ve onunla bir süre oynadı. Bu kamyonun kasasındaki çimentoları karıştırdığı kazanın kamyonu sürdükçe dönüyor olması hoşuna gitmişti. Daha sonra minyatür hayvanları aldı. Hayvanlarla epey bir süre birlikte oynadık.Aslanı elinde tutarken aslan gibi kükremeye çalışıyor, atı  dıgıdık-dıgıdık yürütüyordu. Bir ara kitabı aldı ve sayfalarını çevirdi sonra oyuncak tefi ancak tekrardan kamyona ve hayvanlara döndü. Battaniyenin üzerindeki bloklar hiç dikkatini çekmemişti.

İkinci aktivite hoşuna gitmedi. Claire üzerinde resimler bulunan kartları kullanarak değişik duyguları içeren kısa hikayeler anlattı. Bu hikayelerde geçen duygu ifadelerine Bilge'nin nasıl tepki verdiğini görmek istiyorlardı. Mutlu, kızgın, üzgün, korkmuş bu hikayelerdeki duygulardı. Hikayenin birinde çocuk annesi ile oynuyor. Dondurma alıyorlar ve çocuk dondurmayı yediği için mutlu oluyor. Diğer bir hikayede annesi çocuğu parka götürüyor. Çocuk kum havuzunda oynarken annesi bankta oturuyor. Çocuk büyük bir köpek görüyor ve korkuyor. Annesini olduğu yerde göremiyor, endişeleniyor...

 Bilge hikayeleri dinlemek istemiyordu. Dinlemediği için de onların bekledikleri tepkileri gösteremiyordu. Tek yaptığını o durumdan mutlu olmadığını bana anlatmaya çalışmaktı. Kucağıma geliyor, bana sarılıyor ve onlara arkasını dönüyordu. Hikaye dinlemeye hazır olsa idi bile duygularını mimikleri ile ifade etmede o kadar geniş bir aralığının olduğunu sanmıyorum. Bu belki de kültürel bir şeydir. Bana göre bizim kültür olarak mimiklerimiz amerikaların mimikleri kadar belirgin değil. Amerikalıların endişeli yüz, şaşkın yüz, utanmış yüz, korkmuş yüz, mutlu yüz, kızgın yüz diye nitelendirdikleri ifade şekilleri var. Ben kendimi düşündüğümde biz de en çok kullanılan mutlu, üzgün ve kızgın.

Üçüncü aktivitede Bilge'ye üç tane problem durumu sundular ve Bilge'nin bu problem durumundaki davranışlarına baktılar. Birinci problem, üzerinde üçgen, daire ve dikdörtgen delikler olan kutuya uygun bokları uygun deliklerden atma problemi. Bilge henüz şekillere dikkat etmiyor. Daha çok sonuca odaklanıyor. Eline aldığı blokları kutunun içerisine bir şekilde atabilmekti tüm derdi. Önce dikdörtgen bloğu üçgen delikten atmaya çalıştı, blok o delikten girmeyince diğer deliği denemek yerine kutunun kapağını kaldırıp atmaya çalıştı ama tabii biz bu duruma engel olduk. Bu sefer benim yardımımla diğer delikleri denedi. Bütün blokları kutunun içine atınca blokları kutudan çıkardı ve tekrar yaptı. Sonra tekrar. Sonra tekrar yapacaktı biz elinden aldık çünkü diğer probleme geçmemiz gerekiyordu.

İkinci problem kavanozun içindeki nesneyi çıkarma problemiydi. Claire, minik oyuncak ördeği Bilge'nin gözü önünde kavanozun içine koydu ve kavanozun kapağını kapatarak Bilge'nin eline verdi. Bilge önce kavanozu ters çevirdi. Baktı kapak açılmıyor kapağı kaldırmaya çalıştı; baktı olmuyor eliyle birazcık çevirdi ve kapak açıldı. Ördeği kavanozun içinden çıkardı. Tekrar yapmak istiyordu ama Claire bu sefer ona daha sıkı kapatılmış içinde fil olan başka bir kavanoz verdi. Bunu açmayı başaramadı. Benden yardım isteyen gözlerle bana bakınca ben ona sen yap dedim. Denedi olmuyor. Bu sefer kavanozu bıraktı ve kucağıma geldi. Claire tekrar yapması için kavanozu verdi ama Bilge çoktan pes etmişti. Kavanozu bıraktı ve bana sarıldı.

Son problem tahta çubuğa büyükten küçüğe dizilmiş halklar. Birkaçı dizilmişti ve kalan üç dört taneyi Bilge'nin dizmesini istiyordu. Bilge halkaları boyutuna dikkat etmeden eline gelme sırasına göre halkanın deliğinden geçirip dizmeye çalışıyordu. Ancak iki tanesi ne kadar denediyse tahta çubuğa girmiyordu. Bilge bunları çubuğa sokmayı epey bir denedi. Daha önce çubuğa dizidklerini çıkarıp tekrar takıyor sonra o kalan iki tanesini deniyordu. Sanki kendi kendine bu çubuğa dizme şeklini test ediyordu. Diğerlerinde oluyordu ama neden bu ikisinde olmuyordu onu anlamaya çalışıyor gibiydi. Birkaç kere diğerlerini çıkardı taktı. Bir maviyi bir sarıyı alıp tekrar tekrar denedi Pes etmişti. Halkaları bırakıp kucağıma geldi. Önce ben de anlamamıştım ama o iki halka çubuğa girmiyordu ve bu oyunun bir parçasıydı. Kararlılığını ve problem çözme şeklini öğrenmek istemişlerdi. Oğlum bu konuda azimli davrandı ve iyice emin olmadan bırakmadı. Bilge pes edince Claire çantasından yeni iki tane mavi ve sarı halka çıkardı ve bunları Bilge'ye verdi. Bu sefer olmuştu. Bilge hepsini çubuğa dizmişti.

Aktiviteler bitmişti. Ben Bilge konusunda birkaç yeni şey öğrenmiştim. Herhangi bir hayal kırıklığı veya imkansızlık durumunda ağlamak veya bağırmak yerine sessizce bana gelip kucağıma sığınıyordu. Aşabileceğini düşündüğü zorluklar karşısında tekrar tekrar denemekten çekinmiyordu. Bir işi tamamlamış olsa bile ilgisini çekecek bir zorluk içeriyorsa tekrar tekrar pratik yapmak istiyordu.

Bilge'ye hediye olarak bir kitap bana ise 10 dolar değerinde Starbucks hediye kartı verdiler. Ben Bilge ile farklı bir anı paylaşmıştım ve ayrıca ikimiz de hediye almıştık. Bundan daha güzel ne olabilirdi. Bilge kitabını alınca yerde serili olan yeşil battaniyeyi üzerine çekerek yanıma kucağıma yatmaya çalıştı. Ben ne olduğunu anlamıştım. Kitabı eline alınca uyku zamanı öncesi hikaye okuma saatimiz aklına gelmişti. Ona orada kitabı okuyamayacağımızı söyleyince kitabı koltuğunun altına aldı ve yüzünde büyük bir iş yapıyormuş bakışı ile sınıfının yolunu tuttuk.

Sınıfına girdik ama beni bırakmak istemiyordu. O sabah dışarıdaki oyun alanındaydılar ve Bilge dışarıdaki oyun alanına gitmek dahi istemiyordu. Kitabını da vermiyordu. Bilge'yi öğretmenlerinin birisinin kucağına verip ayrılmaya çalıştım ama öğretmenin kucağından inip bana doğru koşmaya başlayınca doğru gitmeyen birşeyler olduğunu anladım. Geri döndüm ve birlikte emzirme odasına gittik. Kitabı ona okumamı istiyordu ve o bu arada beni emecekti. Birkaç kez bize verdikleri kitabı okuduktan sonra onu mutlu bir şekilde sınıfına bıraktım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder