3 Mayıs 2013 Cuma

Meryem'in Dönem sonu Değerlendirmesi

Meryem Yeşil sınıfta iki dönemini tamamladı. Dün Meryem'in öğretmeni ile dönem sonu değerlendirme toplantımızı yaptık. Mrs. Kasey benimle Meryem ile ilgili gözlemlerini paylaştı. Ben de ona bazı kaygılarımı dile getirdim. Mrs. Kasey'in gözünden Meryem bir kaç kelime ile herkesle anlaşabilen, hareketli, mutlu ama büyük gruplarda utangaç ve sessiz bir çocuk. Meryem'in kendisini o ortama ait hissetmeden tam anlamıyla o ortama dahil olmayacağı konusunda hem fikirdik. Büyük grupları sevmediği konusunda da. Mrs. Kasey Meryem'in öyle durumlarda tamamen sessiz olduğunu paylaştı benimle.

Meryem'in sınıfa adapte olması için geçen süreçten konuştuk. Meryem bu sınıfa 2012 senesinin Ağustos ayında başlamıstı. O sırada 3 buçuk yaşında idi. İngilizce olarak kendini tam olarak ifade edemiyordu ve hala duygusal olarak bana çok bağlıydı. İlk birkaç haftada çok zorlanmıştık. Bu zorluk sadece yeni bir ortam ve Meryem'in kendini ifade etmemesi ile ilgili değildi. Bu durum Meryem'in karşılaştığı yeni gruplarla genel ilişki durumunun karakteristik bir özelliğiydi. Meryem iyi bir gözlemcidir. Bulunduğu ortamı tanımak ve benimsemek için gözlemlerini çok güzel biriktirir. Bulunduğu ortamın kurallarını ve kişilerini anlamaya başladığı zaman katılmaya ve kendini açmaya başlar. Yeşil sınıfa başladıktan dört beş ay geçtikten sonra Mrs. Lea benimle Meryem'in muzur yanını görmeye başladıklarını paylaşmıştı. İşte o zaman, Meryem'in kendisi gibi davranmaya başladığını anladım.

Meryem'in doğası gereği ihtiyacı olan bu süre onun yakın arkadaşlıklar kurmasına bir engel oluşturmuştu. Bu toplantımızda Mrs. Kasey sonunda açık bir şekilde Meryem'in sınıfta sürekli olarak bir arada oynadığı yakın bir arkadaşı olmadığını söyledi. Bu bizim Meryem'den son birkaç aydır duyduğumuz bir durumdu ve ne zaman öğretmenlerine bu durumu  dile getirsem, Meryem'in gayet mutlu olduğu, herkesle çok güzel oynadığı şeklinde cevaplar alıyordum. Öğretmenlerinin bu cevapları üzerine acaba bu durum kızımın sadece olumsuzlukları bize aktarması mı diye düşünmeye başlamıştım. Geçtiğimiz günlerde Meryem'in sınıftaki diğer arkadaşları ile gözlemlerini çok net bir şekilde benimle paylaşması bana kızımın ilişki analizlerinde aslında çok başarılı olduğunu ve benim onun bana söylediği durumunu önemsemem gerektiğini gösterdi. Bana sınıfındaki arkadaşlarını anlatıyor: Chole hep Aaron ile oynuyor arada Alice ile oynuyor. Ben Ali ile oynamak istiyorum ama o benimle oynamak istemiyor. Garret ile oynamayı seviyor... Mrs. Kasey ile bu görüşmemizde dersimi çalışmıştım. Meryem'in benimle paylaştığı arkadaşlık analizlerinden örnekler vererek Meryem'in bize anlattığı gibi yalnız olup olmadığını sordum. Mrs. Kasey, yakın arkadaşlıkların çocukların geldiği ilk birkaç ay içerisinde kurulmaya başladığını ve ilk iki ayın sonunda ikili, üçlü grupların oluştuğunu söyledi. Meryem bu süreç içerisinde daha gruba alışmaya çalışıyordu ve arkadaş treni çoktan gitmişti. Emre ile en büyük hayal kırıklığımız, sınıfın gerçeklerini somut örneklerle öğretmenlere göstermeden onlardan  gerçeği gösteren yanıtlar alamayışımız. Bu sanırım çocukların okul hayatı olunca böyle olacak. Bizim okulda neler olup bittiğini çok iyi takip ediyor olmamız gerekli. Bu özellike Amerika'da böyle. Onlara göre herşey mükemmel ta ki somut bir olay bu durumun öyle olmadığını gösterene kadar.

Meryem People's Church'de kalsaydı arkadaşlık durumu bu kadar dramatik olmayacaktı çünkü orada zaten hali hazırda oluşmuş arkadaşlık bağları vardı. Hemen hemen bütün kreş birbirini tanıyordu. Yani bir üst sınıfa geçseydi bile adapte olma süreci daha hızlı olacaktı. Orada da dil engeli karşısına çıkacaktı. Çünkü konuşma ağırlıklı ilişkilerin kurulduğu süreçte sessiz olanlar grup dışı kalıyor. Meryem'in Michaeale ile ilişkisi böyle zayıflamıştı. Bebekken çok iyi arkadaşlardı ama ne zaman Michaele kendini çok iyi ifade etmeye başladı Meryem ile bağları zayıfladı. Ancak arkadaş grubunda eksilemeler olduğu gibi zamanın verdiği alışkanlıkla artmalar olacak ve burada olduğu gibi bir yalnızlık süreci yaşamayacaktı. Bizi bu konuda rahatlatan tek şey hayatında bu gibi zorlukların her zaman karşısına çıkacak olması ihtimaline karşın bizim bu durumdan erkenden haberdar olmamız.

Meryem hem Türkçe'de hem de İngilizce'de kendini ifade etme olarak şu anda başladığı durumdan çok daha ileride. Mrs. Kasey geçtiğimiz yıla göre çok büyük gelişmeler gösterdiğini söyledi. Ben bunu arkadaşları ve öğretmenleri ile konuşmalarından gözlemleyebiliyorum. Ancak yaşıtlarına göre  hala sınırlı. Anlatmak istediklerini uzun cümlelerle anlatmakta hala zorlanıyor.

Ben Mrs. Kasey'e Meryem'e Türkçe'de bazı sorduğumuz sorulara tam olarak sorunun cevabını alamadığımızdan bahsettim. Özellikle sorunun tek bir cevabı yoksa. Neden, niçin ve nasıl soruları bu kapsama giriyor ve Meryem ya bu sorularımızı cevaplamak istemiyor ya da "nasıl" sorusu yerine "ne" sorusuna cevap veriyor. Mrs. Kasey bu durumu kendisinin de gözlemlediğini ifade etti. Mrs. Kasey'in soyut olarak nitelendirdiği bu sorulara Meryem'in ya sessiz kaldığını ya da arkadaşlarından duyduğu cevapları tekrar ettiğini söyledi.

Meryem ile ilgili sınıf içerisinde herhangi bir sorun yaşayıp yaşamadığını sorduğumda ara ara sınıftaki "problem" çocuklarla beraber kendilerinin istemediği şeyleri yaptığını söyledi. Meryem'e arkadaşlarını doğru seçmesi gerektiğini hatırlattıklarında davranışını düzelttiğini ekledi. Mrs. Kasey'nin bahsettiği bu durum beni iki sebeple şaşırttı. Birincisi sınıfta her zaman problem olan bir çocuk grubu mu vardı. İkincisi arkadaşlarımızı öğretmenlerin tanımı ile problem grubuna giren çocuklardan mı seçmemiz gerekiyordu. Tam olarak ne demek istediğini anlamamıştım. Bu durumu örneklendirmesini istedim. Sınıftaki oyuncakları toparlama sırasında toparlama yerine dağıtmayı seçen  çocuklar vardı ve Meryem zaman zaman o gruba dahil oluyordu. Bu gibi durumlarda Diego (Meryem'in favori arkadaşı) çete liderlerinden oluyordu.

Meryem'in öğretmeni ile yaptığımız dönem sonu değerlendirmesinden sonra Emre ile beraber aile değerlendirmesi yaptık. Bazı konularda düzenli bir müdahelede bulunmamız gerektiğine karar verdik. Meryem'in olayları tasvir yeteneğini zenginleştirmek, sorulara güzel cevaplar üretebilmesi konsunda yardımcı olmak iyi bir başlangıç noktası olabilirdi. Meryem de aslında bizim gibiydi. Kendini yeterli hissettiği ölçüde özgüveni artıyor ve özgüveni arttıkça daha kolay ilişkiler kurabiliyordu. Hayatın bir gerçeği başarı her zaman başarıyı getiriyordu. Bizim ona en büyük desteğimiz kendisini yeterli hissedebileceği konuları arttırmak olabilirdi. Emre ile arada akşamları harfleri çalışıyorlar. Hangi kelimeler hangi harflerle başlıyor alıştırması yapıyorlar. Ben uyku öncesi kitap okuyorum. Arada onun hayal oyunlarına katılıyorum. Sanırım bizim en büyük eksiğimiz birşeyleri düzenli yapmıyor olmamız. Bu yaptığımız aktiviteler her akşam veya her haftasonu veya üç günde bir şeklinde bir düzen kazanmadıkça yararlarını görmeyi beklemenin bir anlamı yok. Anne baba olmak sadece çocukları dünyaya getirmekle veya sadece onlara güvenli bir ortam yaratmakla olmuyor. Şu anda hayatımızda sadece tezimizi oluşturmanın sancıları yok. Tezimizle birlikte çocuklarımıza nasıl ve ne gibi zengin ortamlar oluşturabileceğimizin kaygılarını yaşıyoruz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder